KARAHİSAR ÇELEBİLERİ – 1) Hızır Paşa – İlyas Paşa

A+
A-

Betül SAYLAN*

SEFÎNE-İ NEFÎSE-İ MEVLEVİYÂN’DA BAHS OLUNAN DİĞER ÇELEBİLER

 

1)  Hızır Paşa  (d. 675 h./1276 m. ö. 773 h./1371 m.)   İlyas  Paşa  (d. 677 h./1279 m. ö. 773 h./1371 m.)

Sultan Veled’e intisâbı ile bilinen Süleyman Şâh Germiyanî’nin (ö. 699 h./1300 m.), Sultan Veled’in kızı Mutahhare Hâtun’la olan evliliğinden743 675 h./1277 m. senesinde Çelebi Hızır Paşa ve 677 h./1279 m. senesinde Çelebi İlyâs Paşa744 dünyâya gelmiştir. Bu durum, yâni Germiyanoğulları Âilesi ile Mevlânâ Âilesi’nin akrabâ olmaları, devletler arasında kıskanılan durumlar arasında zikredilmiştir. 745 Sefîne’de, ilerleyen zamanlarda Yâkub Çelebi’nin kızının Yıldırım Bâyezid ile evlenerek Osmanlı sarayına gelin olduğunu; bu evlilikten Şehzâde Îsâ ve Şehzâde Mûsâ’nın dünyâya geldiğini ve Osmanlı sarayının Mevlânâ âilesine hürmeten bu şehzâdeleri “Çelebi” olarak andıklarını rivâyet edilmektedir.746

Hızır Paşa’nın doğumundan îtibâren, akranlarına nazaran olağanüstü haller sergilemesi; 747 din ve dünyâ işlerindeki üstünlükleri; Selçuklu Devleti’nden gördüğü teveccühler; Karahisar ve Kütahya civârındaki faâliyetleri748 onu halk nazarında müstesnâ bir makāma taşımış ve hayâtı boyunca Hızır (a.s.)’la olan mânevî münâsebeti yâdedilmiştir. Halk arasında gördüğü bu teveccühden asla kibirlenmediği ve çoğu zamânını Mevlevî büyükleri ve âlimler arasında geçirdiği rivâyet edilir.749

Karahisar, erken dönemde Mevlevîlik’le tanışmış bir şehir olmakla berâber, Karahisar Mevlevîhânesi’nin ne zaman tesis edildiği kesinlik kazanmamıştır. Sultan Veled’in kızı Mutahhare Hâtun’un 674 h./1276 m. senesinde evliliği sebebiyle, Germiyanoğulları’yla kurmuş olduğu akrabâlık netîcesinde Karahisar’la bağlantı kurmuş olması ve Mevlevîlik tohumlarını attığı ihtimâli üzerinde durulmaktadır. Sultan Veled’den önce de, Mevlânâ döneminde, coğrafî konumu îtibariyle Karahisar, Mevlânâ âilesinin ziyâret ettiği şehirlerden olmuştur. Zîrâ, Sultan Veled ve kardeşi Alâaddin’in sünnet düğünlerinin Karahisar Kalesi’nde, dönemin önemli devlet adamları ve pâdişahının katılımıyla gerçekleştirildiği rivâyet edilir.750 Ulu Ârif Çelebi döneminde, Sâhipoğlu Ahmed Bey mevlevîhâne için arsa bağışlamış ve 716 h./1316 m. senesinde ahşap bir mevlevîhâne binâsı inşâ edilmiştir. I. Yâkub Çelebi tarafından da Ulu Ârif Çelebi evlâdı ve mevlevîhâneye bazı köyleri (Büyük-Küçük-Orta Kalecik,  Kışlacık,  Deper-Kozluca-Çukurköy)  yine 716 h./1316 m. senesinde vakfedilmiştir. 751 Sefîne’de,    Karahisar’da “Dede İni” olarak bilinen yerin ve Karahisar Kalesi’nin Mevlânâ, Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi dönemlerinde halvethâne olarak kullanıldığı rivâyet edilmektedir. 752 Mevlevîhânenin postnişînliğinde bulunan ilk isimler olarak karşımıza Hızır Paşa ve oğlu Abâpûş-ı Bâli çıkmaktadır. Kaynaklar, dergâhın bânisi olarak da Abâpûş-ı Bâlî’yi zikretmektedirler.753

Hızır Paşa, Esrâr Dede ve Ali Enver’in tesbitlerine göre 750 h./1349 m. senesinde;754 Sahîh Ahmed Dede’ye göre ise 773 h./1371 m. senesinde 97 yaşında755 vefat etmiştir.

Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân Hızır Paşa’yı kardeşi İlyâs Paşa ile berâber zikretmişse de, kaynaklarda İlyâs Paşa’nın mevlevî kimliği üzerinde yeterli bilgiye ulaşamadık. Ancak oğlu Celâleddin Ergūn Çelebi’nin Mevlevîliğe intisâbında büyük rol oynadığını bilmekteyiz.756 Ayrıca, doğumunun akabinde, kendisinin, Hızır Paşa’nın Hızır (a.s.) tarafından terbiye edildiği gibi, İlyâs (a.s.) Peygamber tarafından terbiye edildiği; İlyâs (a.s.)’ın sohbeti esnâsında İlyâs Paşa’ya 3 hurmayla ikrâmda bulunduğu ve hayır-duâsıyla şereflenmesi netîcesinde kendisinin “İlyâs” olarak isimlendirildiği rivâyet edilir. 757 Karahisar Mevlevîhânesi’nde, mukābele esnâsında edilen duâda Hızır Paşa ile birlikte İlyâs Paşa’nın da adının geçmesi İlyâs Paşa’nın mevlevîhânede postnişîn olarak vazîfe yapmış olsa da Mevlevîliğe ve mevlevîhâneye hizmeti geçtiğine işâret sayılabilir diye düşünmekteyiz.758

Hızır Paşa ve erkek kardeşi Çelebi İlyas Paşa, zaman zaman ziyâret ettikleri ve halk arasında “Hızır (a.s.) Makāmı/Makām-ı Hızıriyye” ve “Dede İni” olarak bilinen çilehânede Hızır ve İlyâs (a.s.) ile mülâkātları netîcesinde, Germiyanoğulları’nın II. Yâkub Çelebi’nin şehâdetiyle sona ererek, kendilerininse Mevlevîliğe nisbetlerinden ötürü isimlerinin bâki kalacağını haber almalarının akabinde; saltanattan el çekmişler ve Çelebi    Hızır    Paşa torununun oğlu Bâlî Efendi’nin, Çelebi İlyâs Paşa da oğlu Celâleddin Ergūn Çelebi’nin Mevlevîliğe intisâbını gerçekleştirmişlerdir.759

İlyâs Paşa, ağabeyi Hızır Paşa’nın vefâtının ardından yine de Germiyanoğulları’nın idâresini ele almış, ancak kısa bir süre sonra, Sahîh Ahmed Dede’ye göre 773 h./1371 m. senesinde,  95    yaşındayken 760 vefat    ettiğinden Germiyanoğulları saltanatı Çelebi Yâkub Paşa’ya geçmiştir.761

Sefîne’de, Hızır ve İlyas Paşalar’ın kabirlerinin Karahisar Mevlevîhânesi dâhilinde olduğu aktarılmaktadır. Ancak, mevlevîhâne dâhilinde medfun olanların tanıtıldığı kaynaklarda bu bilgiyi teyid edemedik.762


743 Yukarıda da ifâde edildiği gibi Eflâkî’nin Menâkıbu’l-Ârifîn’inde Mutahhare Hâtun’un kiminle evlendiğine dâir bir bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca, arada önemli bir zaman farkının bulunmasından ötürü târihî kaynaklar Mutahhare Hâtun’un Germiyanlı Savcı Bey oğlu Umur Bey ile evlenmiş olması ihtimâli üzerinde durmaktadırlar.

(ayrıntılı bilgi için bkz: Daşdemir, Latif, “Afyonkarahisar’da Mevlevîlik”, Sultan Dîvânî ve Afyonkarahisar’da Mevlevîlik, (haz: Yusuf İlgar), AKÜY, Afyon, 2002, s. 180-181; İlgar, Yusuf, “Afyonkarahisar Mevlevîhânesi Postnişînleri ve Mevlevî Meşhurları”, Sultan Dîvânî ve Afyonkarahisar’da Mevlevîlik, s. 271-272)

744 Sahîh Ahmed Dede, Mecmûatü’t-Tevârîhi’l-Mevleviyye, s. 196-197; Eflâkî, Menâkıbu’l-Ârifîn, c. II, s. 387

745 Esrâr Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye,    s. 137

746 Abdülbâki Gölpınarlı, bu bilgiye îtiraz etmiş ve Sefîne’de Yâkub Bey’in kızının Yıldırım Bâyezid ile evlendiği bilgisinin bulunduğunu ve I. Mehmed’in annesinin de aynı hanım olduğunu, bu hanımın da Yâkub Bey’in kızı değil kızkardeşi olduğunu iddia etmiştir. Aynı bilgi, yâni Yıldırım Bâyezid’le Yâkub Çelebi’nin kızının evlenmiş olduğu bilgisi Sahîh Ahmed Dede’de de bulunmaktadır. Sefîne’de net olarak “kerîme-i mükerremeleri mahrem-i harem-serâ-yı Osmâniyyân olup, habâle-i mutahharalarından Mûsâ ve Îsâ Çelebîler ser-zede-i sitâre-şühûd ve erîke-ârâ-yı saltanat-ı vücûd ve beyne’s-selâtîn “çelebî” şöhretiyle ma’hûd olmuşlardır” ifâdesi bulunmaktadır.

Bir diğer tartışmalı mesele de, Yâkub Çelebi’nin katli meselesidir. Mevlevî kaynakları, Germiyan Beyi II. Yâkub Bey’in, dâmâdı Yıldırım Bâyezid tarafından şehîd edildiğni nakletmektedirler. Târih kaynakları ise, II. Yâkub Bey’in   erkek   çocuğu   olmadığı   için   memleketini   vefâtından   sonra   Osmanlılar’a   vasiyet   ettiğini;   1428   yılında Edirne’ye      giderek      II.      Murâd      ile      görüşüp      memleketini      ölümünden      sonra      ona      bıraktığını      bildirdiğini kaydetmektedirler. Daha sonra Kütahya’ya dönen Yâkub Bey bir yıl sonra vefat ederek yaptırmış olduğu imâret mescidinin içine defnedilmiştir.

(Mustafa Sâkıb Dede, Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân, c. I, s. 5; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 228, 232; Gölpınarlı, Mevlânâ’dan  Sonra  Mevlevîlik,  s.  103,  dpnt:  122;  Varlık,  Mustafa  Çetin,  “Germiyanoğulları”,  DİA,  c.  XIV,  s.33-35)

747 Hızır Paşa’nın doğduğu gün Hızır (a.s.)’ın zuhûr edip, bebeği dadısının kucağından alarak gayb âlemlerine götürdüğü; kırk günlük bir kayboluş sürecinden sonra bebeğin Afyon’da “Makām-ı Hızıriyye/Hızır Makāmı” olarak isimlendirilen yerde bir aslanın kucağında bulunduğu; aslan tarafından bu süre zarfında korunmuş olduğu; ve henüz birkaç aylıkken bile 1 yaşında bir çocuğun gelişimine ve hâllerine mâlik olduğu rivâyet edilmekte ve bu gelişmelerin de Hızır (a.s.) tarafından kendisine verildiği; adının bu mâcerâ sebebiyle “Hızır” olduğu rivâyet edilmektedir. (bkz: Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 5; Esrâr Dede, a.g.e., s. 137-138; Ali Enver, Semâ’hâne-i Edeb, s. 49)

748 Karahisar ve Kütahya civârlarını Alişir Germiyanî’ye karşı şehirleri müdafaa etmiştir. (bkz: Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 5; Esrâr Dede, a.g.e., s. 138)

749 Esrâr Dede, a.g.e., s. 138

750 Eflâkî, a.g.e., c. I, s. 331

751 İlgar, Yusuf, “Afyonkarahisar Mevlevîhânesi”, SÜTAD, Konya, 1996,s. 107; Özönder, Hasan, “Afyon Mevlevîhânesi, V. MMK, Konya, 1992, s. 97-98

752 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 6

753 Esrâr Dede, a.g.e., s. 326

754 Esrâr Dede, a.g.e., s. 138; Ali Enver, a.g.e., s. 49

755 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 224-225

756 Ayrıntılı bilgi için bkz: Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 6-7; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 222-223

757 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 5

758 İhtifâlci Mehmed Ziyâ, Bursa’dan Konya’ya Seyâhat, s. 277

759 Sefîne, Hızır ve İlyas Paşalar’ın saltanattan el çektiklerini rivâyet etmekle berâber Sahîh Ahmed Dede, babaları Süleyman Şâh Germiyanî’nin vefâtının ardından Hızır Paşa’nın devlet idâresine geldiğini, Hızır Paşa’nın vefâtının ardından da İlyâs Paşa’nın devletin başına geçtiğini haber vermektedir. 75 sene kadar bir müddet devleti idâre eden Hızır ve İlyâs Paşa’nın birbirlerinin ardından vefatlarının akabinde Germiyanoğulları’nın başına II. Yâkub Çelebi gelmiş ve II. Yâkub Çelebi’nin vefâtının ardından da Germiyanoğulları târih sahnesinden silinmişlerdir.

(Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 6-7; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 207; 222-223)

Kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre; İlyâs Paşa’nın Celâleddin Ergūn Çelebi’den başka bir de Şâh Melik isimli bir oğlu ve Tâhire Hanım (ö. 751 h./1350 m.) isminde de bir kızı daha bulunmaktadır. Şâh Melik’in oğlu Zeynüddin Çelebi (ö. 828h./1424m.), Burhâneddin İlyâs Paşa’dan sonra Kütahya Mevlevîhânesi’nde postnişîn olmuştur. Kızı Tâhire Hanım ise, amcasının oğlu Çelebi Mehmed Paşa (ö. 739 h./1339 m.) ile ikinci eşi olarak evlenmiş ve bu evlilikten Germiyanoğulları’nın son pâdişahı, Yıldırım Bâyezid’in kayınpederi, II. Yâkub Çelebi (832 h./1429 m. ya da Sahîh Ahmed Dede’ye göre 803 h./1401 m.) dünyâya gelmiştir. (Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 214, 215, 221, 232)

760 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 225

761 Mevlevî kaynakları, Hızır Paşa’nın, ardından da İlyâs Paşa’nın Germiyanoğulları idâresinde görev aldıklarından bahsediyorsa da, Germiyanoğulları târihinden bahseden kaynaklarda bu bilgiyi teyid edemedik. Esâsen, Hızır Paşa’nın ve İlyâs Paşa’nın aynı sene içerisinde, birbirine yakın târihlerde vefat etmeleri, İlyâs Paşa’nın gerek Karahisar Mevlevîhânesi’ndeki hizmetleri, gerekse devlet içerisindeki hizmetleri açısından bizleri sınırlandırmaktadır.

(bkz: Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 207; İhtifâlci Mehmed Ziyâ, Bursa’dan Konya’ya Seyâhat, s. 277; Uzunçarşılıoğlu, İsmail Hakkı, Kütahya Şehri, Devlet Matbaası, İstanbul, 1932, s. 25-66)

762 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 8

 

ETİKETLER: