KADİR GECESİ VE MEVLÂNA’NIN TAVSİYELERİ

A+
A-

“BİR GECE DE UYUMASAN NE OLUR?..”

KADİR GECESİ VE MEVLÂNA’NIN TAVSİYELERİ

“Doğrusu biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler de inerler. O gece tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir Sûresi 1-5. Ayetler)

Ramazan ayı içerisinde bulunan Kadir gecesinin hangi güne tesadüf ettiği tam olarak bilinememekle birlikte, Peygamber efendimizin “Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde ve tekli gecelerde arayınız” hadis-i şeriflerine binaen din âlimlerince 27. gece olarak tahmin edilen bu mübarek gece ne manaya gelmektedir?

Peygamber Efendimiz bu gecenin önemiyle ilgili şöyle buyurmaktadır.

“Kim ki Ramazan’da orucun farz bir ibadet olduğuna inanarak ve sevabını umarak oruç tutarsa, geçmiş küçük günahları bağışlanır. Yine kim Kadir gecesinin faziletine inanarak ve mükâfatını umarak bu geceyi ibadetle ihya ederse, küçük günahları bağışlanır.”

Din âlimlerine göre de bu ayda ve gecede üç önemli unsur vardır:

  1. Yüce Allah’ın iradesi bütün işleri ve hükümleri bu gecede takdir etmiştir.
  2. Dinimizin kutsal kitabı Kur’ân-ı Kerim bu mübarek ayda Peygamberimize inmeye başlamıştır.
  3. Bu gecede yeryüzü, Müminleri selâmlamak için inen meleklerin çokluğundan dolayı adeta daralmaktadır.

Peki bu mübarek gece hakkında İslâm’ın en güzel açıklayıcılarından olan gönüller sultanı Mevlâna ne demiştir, ne tavsiye etmiştir.

Mevlâna Kadir gecesinin Ramazan ayının hangi gününe rastladığını açıkladığı beyitte, bu gecenin önemli olduğunu, fakat insanın her geceyi Kadir gecesi gibi bilip Allah’a ibadet, etmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle der:

“Bedenin kadir gecesidir. Onun yüzünden nice devletler elde edilir. Canın da dolunaydır. Karanlıklar onun yüzünden yarılıp yok olur.

Hak Kadir gecesidir. Can, yani insan bütün geceleri sınasın diye geceler içinde gizlidir.

Bütün geceler Kadir gecesi değildir. Ancak her gecenin Kadir gecesi olma ihtimali de yok değildir.”

Hz. Mevlâna Kadir gecesinin parlak bir dolunay olduğunu ve insanların gece karanlığını ortadan kaldırdığını ve eğer insan isterse bütün gecelerini Kadir gecesi haline getirebileceğini bu beyitleriyle bizlere aktarıyor.

Mevlâna bu gecede neler yapılması gerektiğini ve bu gecenin önemini de bir gazelinde şöyle dile getiriyor:

“Ey kardeşim bir gececik de uyumasan ne olur?

Mum gibi uyanık olsan, kıvılcım gibi diri olsan ne olur?

Gök kapıları geceleyin açılır, bahtlar gece uyanır.

Sen de ay gibi uyuma da talih yıldızın parlasın, güzelleşsin.

Sen göklere mensup bir kişi isen, elbette o âleme özlemin vardır.

Bu kirli dünyada gökyüzünden uzak kalamazsın;

yücelerden başla bir yerde yatıp uyuyamazsın ki!

Geceleyin yürü ki, yollar geceleyin alınır; menzillere geceleyin varılır.

Eğer sen O eşsiz padişahı istiyorsan, O’nun yoluna koyulmak için sefere çıkmışsan bu sefer de uyuma.

İyi insanlar, Allah’ın merhameti ve sevgisinin gölgesinde uyurlar.

Ey kardeş bunu anla da, sakın başka yerde uyuma.”

İşte Mevlâna bu beyitleri ışığında Kadir gecesini, Allah’ın istekleri doğrultusunda geçiren Mü’minlerin amaçlarına kavuşacağını vurgular. Mesnevî’sinde de gerçek bayrama kavuşmak isteyenlerin bu gecede hizmete koşmalarını öğütler.

Mevlâna’nın şiirlerinde ve diğer eserlerinde, Kadir gecesini en güzel şekilde ihya etmenin geceyi uyanık geçirerek Allah’a ibadetle meşgul olmanın önemi sürekli vurgulanır:

“Canın için bir gececik olsun iş arasında uyuma.

Ömürden bir geceyi eksik say da, diri ol; uyuma.

Kendi hevesin için binlerce gece uyudun,

ne olur bir gece de Allah için uyuma.

Geceleri uyumaktan da münezzeh olan o Sevgili için uyuma;

Uyuma da gönlünü ona teslim et.

Yüce Allah’ın ‘Dostlar gece uyumazlar’ sözünden utan da bir gececik uyuma.”

Mevlâna, geceleyin ibadetten dolayı ayakta durmaktan Peygamber efendimizin ayaklarının şişmesini onun gelecek ve geçmişteki günahlarının bağışlanması veya Allah’tan korkusundan dolayı yapmadığını, bilâkis aşkının bir coşkusu olduğunu vurgular. Peygamber efendimizin bu özelliği de; yani “korkudan değil, aşktan ibadet” vasfı da örnek almamız gereken güzel hasletlerin başında gelmektedir. Tanınmış kadın sufilerden Rabia-yi Adeviyye de o meşhur sözünde şöyle dememiş miydi:

“Ey Allah’ım! Cehennem ateşinin korkusundan dolayı Sana ibadet ediyorsam, beni Cehenneminde yak. Eğer Cennet vâdinden dolayı da Sana ibadet ediyorsam, Cennetinden beni mahrum eyle…”

Tüm Müslüman âleminin “aşkla” ve lâyıkıyla eda edeceğini umduğumuz bu mübarek gecede Yüce Allah’ın, yani varlığımızı ve her şeyin varlığını borçlu olduğu Yaradan’ımızın istediği gibi bir gece geçirmek dileğiyle Kadir geceniz mübarek olsun.