İSA’NIN KÜPÜ
İSA’NIN KÜPÜ
Merve Akyol
Mevlana hazretleri, Mesnevi Cilt 1 , 499. beyitinde şöyle der:
Came- i sad renk ezan humme-i safa
Sade vü yek renk geşti çün ziya
Yüz renkteki elbise, o safi küpte saba rüzgarı gibi sade ve tek renk olurdu.
O, İsa’nın bir renkte oluşundan koku almamıştı. O, İsa küpünün mizacından huy kapmamıştı. Yüz renkli elbise, İsa’nın saf küpünden saba rüzgarı gibi sade ve latif bir hâle gelir, tek bir renge boyanırdı. Birlikteki bu tek renklilik, insana usanç ve sıkıntı veren tek renklilik değildir. Belki o tek renk deniz gibidir, ona dalanlar da balık gibi hayat ve neşe içindedirler. Karada gerçi binlerce renk var ama balıkların kurulukla cengi var.
Rivayete göre Hz. İsa’yı annesi Hz. Meryem, çocukken bir boyacının yanına çırak olarak vermiş. Ustası İsa’ya boya küplerini ve elbiseleri gösterip, “Bu elbiselerin üzerinde hangi renge boyanacaklarına dair işaretler var, bu işaretlere iyi bak ve bir elbise hangi renge boyanacaksa o renkteki boya küpüne sok!” diye tembihleyip iş yerinden ayrılmış. Ustası gidince İsa, bütün elbiseleri bir küpe sokmuş. Usta iş yerine gelip de durumu görünce, “Eyvah! Elbiseleri mahvettin.” diye İsa’ya çıkışmış. Bunun üzerine İsa, ustasının gözü önünde elbiseleri teker teker küpten çıkarmaya başlamış. Fakat küpte tek renk olduğu hâlde her elbise, sahibinin istediği renge boyanmış olarak çıkıyormuş.
Hz. Mevlana, Hz. İsa’nın bu mucizesine telmihte bulunarak zahirde görülen renklerin çeşitliliğinin hakikakette tek renkten ibaret oluşunu hatırlatmaktadır. Bizi bu hikmet üzerinden mucizenin içerdiği sırra yöneltir. Bu küp, Hz. İsa’nın renksizlik âlemiyle temasta oluşuna dair önemli bir metafordur. Aslında hangi renk elbiseyi küpe sokarsak sokalım, küpteki boyanın rengi neyse o boyanın rengini alır. Bütün elbiseler hakikatte tek renge boyanmıştır. Hz. İsa’nın küpü, onun temasıyla mizaç değiştirmiş ve elbiseleri onun rengine bürüyerek boyamıştır.
Eğer insanlar, kendisini boya ustası zanneden Hz. İsa’nın ustası gibi birinin eline düşerlerse, o kişi bütün elbiseleri ayrı küplerde ayrı renklere boyayarak aslına uygun boyadığını sanacaktır. Fıtratlarına uygun düşmeyen ufku dar boyacıların eline düştükleri takdirde, fıtratlarında olan mana rengiyle asla tanışamayacaklardır.
Hz. İsa’nın rengi tek ve latif bir renk olduğu için daha açık bir ifadeyle, her şeye rengini veren bir renkten oluştuğu için elbiseler tek boya küpüne sokulup çıkarıldığı halde olayı izleyen boya ustası ve beraberindekiler, elbiselerin her birini kendi renklerine boyanmış olarak görmüşlerdir.
İhtilaf; gidiş tarzındadır, yolun hakikatinde değil!
Hakikate giden yol, kişi adedincedir. O yüzden gidiş tarzı farklı ya da İsa’nın küpünde olduğu gibi farklı renklerdedir. Bazen gidiş tarzında ihtilaflar da olabilir. Ancak hakikat tek ve çeşitli renklerden oluşan tek renktir. Hatta renksizdir. Bu renksizlik bütün renkleri bünyesinde barındıran tek renktir. Yolculuk çokluktan tekliğe, tasavvufi terim olarak belirtmek gerekirse kesretten vahdetedir. Tıpkı vahdetten kesrete olduğu gibi. Bu yolculuğun özü kendinden kendine olan yolculuktur.
Selam ve dua ile…
Merve Akyol, Kaman, Kırşehir’de doğdu. İlk öğrenimini Kaman, orta öğrenimini Ankara, lise öğrenimini Mersin’de tamamladı. Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği bölümü mezunudur. MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, özel kesim ders kitapları inceleme bölümünde çalıştı. Hâlen Ankara’da bir lisede Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapmaktadır. Özel yayınevlerinde editörlük yaptı. Türkçe, Türk dili ve edebiyatı ders kitapları, çocuk öyküleri, şiirler yazdı. Çeşitli dergilerde şiirleri yayınlandı. Didi’nin Masalı (çocuk öyküsü), hi’ç yangı’n (şiir)kitapları vardır.