III. MEVLÂNA KONGRESİ – Oturum Açış Konuşması – Mustafa İSEN
III. ULUSLARARASI MEVLÂNA KONGRESİ
T.C. Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr. Mustafa İSEN”in
Oturumu Açış Konuşmaları
Bu toplantıya XIII. yüzyılı tartışarak başlamak, doğrusu düzenleyicilerin çok isabetle düşündükleri bir karar. Çünkü Anadolu”nun Türkleşmesi ve Müslümanlaşması belki siyasi bakımdan daha önceki yıllara tarihlendirilebilir, ama XIII. yüzyıl bir anlamda fikri bütünleşmenin ve Anadolu”da artık belli bir noktaya gelmiş olan Türk ve Müslüman nüfusun mayalanma döneminin başlangıç devridir. Bu bakımdan bu zor, bu sıkıntılı dönemin arkasından kutlu sayılabilecek bir doğumun habercisi olan devreyi enine boyuna tartışmak son derece isabetli olacaktır.
Hepimiz biliyoruz biraz sonra, ayrıntılarıyla görüleşecek, XIII. yüzyıl hem İslam dünyası için hem Anadolu için sıkıntılı bir dönemdir. Moğol saldırıları, kardeş kavgaları, devlet otoritesini sarsmış; insanlar büyük bir ümitsizlik içine düşmüştür. Moğol saldırıları sonucu Horasan”dan çok sayıda aydın Anadolu”ya, özellikle de Konya çevresine gelip yerleşmiş ve burada yeni bir oluşumun tohumlarını atmışlardır. Baskıya karşı hoşgörü; zorbalığa karşı barışçıl tavırlar, toplumda gerekli yansımayı bulmuş ve Mevlana”nın mesajı yaşadığı çağın da ötelerine uzanan bir umuda dönüşmüştür. Bu nitelikteki bir toplantının Konya”da yapılması çok önemli ve çok yerinde bir karar. Gerçekten Orta Asya”dan Anadolu”ya doğru uzanan bu çizginin bu topraklardaki en önemli yansıma merkezinin Konya olduğunu biliyoruz. Burada derlenen toparlanan, sözü edilen düşünce daha sonra Anadolu Selçukluları”nın belli bir inkırazının ardından beylikler ve Osmanlı”nın doğuşuna ve bugüne kadar gelen ortamın hazırlanmasına vesile olmuştur. Bu bakımdan konuyu enine boyuna teşhir masasına yatıracağız.
Önce tarihi arka planından başlamak istiyoruz.
Hocamız Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU Bey bu göçün tarihi arka planını bize anlatacak, özellikle demografik bilgilerle, bu tarihi arka planın pek bu güne kadar bilinmeyen farklı bir veçhesini gözler önüne serecek. Ondan sonra da buna bağlı bir periyod içinde diğer öğretim üyesi arkadaşlarımızla birlikte meseleyi açıklığa kavuşturmaya çalışacaklar.
Her üç sayın öğretim üyesi de alanlarında temayüz etmiş son derece dikkate değer. Yusuf Bey Tarih Kurumu Başkanı, Sayın OCAK, Hacettepe Üniversitesinde özellikle bu dönemin fikri arka planı konusunda uluslararası düzeyde son derece önemli bir uzman, Sayın GÜZEL yine Türkiye deki tasavvuf tarihi noktasında iyi yetişmiş bir uzman, o da meselenin bu boyutu ve Orta Asya -Anadolu kültür ilişkileri noktasında bize yeni şeyler söyleyecektir.
Şimdi Yusuf Bey ile başlıyoruz. Hocam tarihi arka plan ve nasıl bir demografik çerçeve ile oluştu? Buyurun lütfen.