Hüseyin Niyâz Dede, Konevî – Şair

A+
A-

Hüseyin Niyâz Dede, Konevî (ö. 1208/1793-1794)

(Şair)

TEKKE KAPISI – BAYRAM ALİ KAYA

Babası İran halkından iken Konya’ya gelmiş, burada Garîbî Ebûbekir Çelebi’ye intisap etmiş ve onun izniyle evlenerek bu şehre yerleşmiştir. Konya’da doğduğu için kaynaklarda Derviş Niyâz Konevî vb. adlarla da anılan Hüseyin Niyâz Dede, babasının vefatının ardından bir süre Erme­nek Mevlevîhânesi’nde kalmış, daha sonra İstanbul’a gelerek Yenikapı Mevlevîhânesi’ne girmiş ve bir süre Kütâhiyyevî Ebûbekir Dede’nin hizme­tinde bulunmuştur.404

Niyâz Dede, Ebûbekir Dede’nin vefatından sonra yerine geçen oğlu Ali Nutkî Dede döneminde, 2 Zilkâde 1204 (14 Temmuz 17120) tarihinde Yenikapı Mevlevîhânesi’nde çileye girmiş, 19 Rebîülevvel 1205 (26 Kasım 17120) tari­hinde semâ-ı şerîf meşk edip mukâbeleye girmiş ve 3 Şevval 1207 (14 Mayıs 1793) tarihinde ise çilesini tamamlayıp hücreye çıkmıştır.405 Ömrünün so­nuna kadar dergâhta hizmet eden, hizmeti bitip hücresine çekildikten sonra da zamanını sürekli Mevlevî büyüklerinin eserlerini okumakla geçiren Hü­seyin Niyâz Dede, 1208/1793-1794’de İstanbul’da vefat etmiş ve Yenikapı Mevlevîhânesi hazîresine defn edilmiştir.406 Hüseyin Niyâz Dede’nin vefâtı üzerine Esrar Dede, şu tarih beytini söylemiştir:

Hisâb olunsa çıkar işbu mısraım târîh
Niyâz Hüseyn Dede vasl-ı Hakk’a etdi sefer407

Şairlik yönü de bulunan ve şiirlerinde “Niyâzî” mahlasını kullandığı görü­len Hüseyin Niyâz Dede’nin, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye’de bir gazeline yer verilmiştir:

Gazel

Perîşân eyleyen aklımı zülf-i müşk-i nâbındır
Hücûm-ı leşker-i hattınla dilber rahne-yâbındır
Gönül kan yutsa az günc-i şitâ-yı fitnede zîrâ
Cüdâ-yı bâde-i gül-reng-i rûy-ı âfitâbındır
Hayât-ı sermedî-i Hızr’a reşk etmez dil-i teşnem
Şehîd-i gamze-i dil-dûz çeşm-i mest-i hâbındır
Dahîl halka-i uşşâka olalı bu dil-i nâ-çâr
Sarây-ı nâz u cevrinde serim seng-i rikâbındır
Çekildi safha-i ruhsârına hatt-ı siyâh ey şâh
Var ise âşık-ı bî-dillere kat‘î cevâbındır
Niyâzî lutf ile bir demde şâdân eyle gel yohsa
Hamûl-ı cevr-i bî-pâyân u zulm-i bî-hisâbındır408

 


404  Esrar Dede, a.g.e., vr. 114b-115a; Fatin Dâvud, a.g.e., s. 427; Ali Enver, a.g.e., s. 243; “Niyaz Hü­seyin Dede”, TDEA, İstanbul 19120, VII, 67.

405  Defter-i Dervîşân-I, vr. 4b, vr. 7b, vr. 10b; Esrar Dede, a.g.e., vr. 115a; Fatin Dâvud, a.g.e., s. 427; “Niyaz Hüseyin Dede”, TDEA, s. 67.

406  Esrar Dede, a.g.e., vr. 115a; Ali Enver, a.g.e., s. 243; “Niyaz Hüseyin Dede”, TDEA, s. 67.

407  Esrar Dede, a.g.e., vr. 115a; Ali Enver, a.g.e., s. 244.

408  Esrar Dede, a.g.e., vr. 115a; Ali Enver, a.g.e., s. 244; “Niyaz Hüseyin Dede”, TDEA, s. 67.

 

ETİKETLER: