HEP BİZİMLE KAL!

A+
A-

HEP BİZİMLE KAL!

Selam olsun Gök kubbenin altındakilere,

Güneşli bir Pazar Konya’da

Gözlerimi kapatınca görüyorum demişti ya birisi, ben gözlerimi kapatıp düşledim her birinizi

Yolda olan evinde olan bir sahil kenarındaki ya da şekerleme yapanlarınızı işte mutfakta ailesiyle dostlarıyla arkadaşlarıyla olanlarınızı

Bir yeri ağrıyan kırgın halsiz hissedenlerinizi

Mevsimler gibi baharda yazda sonbaharda kışta olanlarınızı

Çiçekler gibi yeni yeni açmaya başlayan kış çiçekleri ya da yeniden baharı ve yazı beklemek için uykuya yatanları, bir bahçede hep birlikte

Rüzgarını bekleyen yelkenlilerinizi, rüzgar olmasa da küreklere asılanlarınızı,

Gölge veren ağaçları, meyvelileri, çoktan yapraklarını dökmüşleri budanıp yeni filiz vermek isteyenleri bundan korkup ürkenleri

Ses vermek için usta nefesleri, mahir elleri bekleyen enstrümanları, bundan yakınanları, bunu dert etmeyenleri

Keyiflilerinizi gülümseyenlerinizi suratını asmış olanları şüphecilerinizi korkanları kırgınları incinmişleri daralanları öfkelileri

Hepsi bir tabloda hepsi bir odada hepsi bir masanın etrafında hepsi bir bahçede hepsi bir şehirde hepsi bir ülkede hepsi bir dünyada hepsi bir galakside hepsi bir alemde hepsi bir çok alemde

Aynı güneş aydınlatıyor hepimizi aynı güneş ısıtıyor peki neden bazı yüzler karanlıkta neden bazı bedenler üşüyor ve neden bazılarımız ter içinde, bazılarımız gülümseyerek güneşlenirken?

Ve neden gülümserken güneşi sevenler üşürken ve terlerken güneşe kızar?

Ve kış gelip te güneş uzaklaşınca neden bir daha gelmeyecek zannedip ürker ve hatta dehşete düşer bazılarımız ve güneşe kapatır kendini bir ömür boyu ve bir türlü ısınamaz?

Ve gece bile güneş arar bazılarımız sabahı beklemenin de hayat olduğunu inkar ederek, beklemenin de yemeği lezzetlendirdiğini bilmezden gelerek, demlenmesi gerektiğini çayın…neden?

Konmak nasıl gök kubbenin altında normalse güneşte ve gecede, göçmenin de olması gerektiğini inkar eden bunu neden yapar güneşe neden kızar?

Tüm sesleri hep birden vuran orkestranın birden susması sonra yavaş yavaş yeniden hızlanması sonra sololarla yüreği dinginleştirip iki üç dört derken tüm seslerin kan akışını bir çağlayana dönüştürmesi kimi kızdırıp öfkelendirir?

Rüzgara neden kızar o zaman kızanlar yüzleri yalarken bir meltem sıcaklığında ya da kasırga olup koparınca bazılarımızı yerinden başka canlara ve başka mekanlara yolcu etmek için?

Aynı gök kubbenin altında herkes kendi iklimini mi yaşıyor aynı güneşe rağmen ve biz herkesi kendi iklimimizde mi zannedip yanılıyoruz? Bu yüzden mi bitmek tükenmek bilmeyen öfkemiz?

Aynı nehirde yıkanırken kavga edenleri gördüm mutlu olanlarla birlikte, ne nehir akmayı bıraktı ne güneş yörüngesini, ne ay ışığından ne de rüzgar kulağına fısıldananı yapmaktan vazgeçti.

Kuşlar yine uçtu güneşe doğru kanla dolu yeryüzüne aldırmadan, çiçekler yine açtı etrafındaki çöplüğe rağmen…

Bunları okurken de düşledim hepinizi, hangi iklimde olduğunuzu üşüyüp üşümediğinizi nefes alışınızı yüzlerinizi yolculuğunuzu, yolculuğumuzu

Her bir kulağın ayrı müziği olması normal, her gözün kendi rengi güzel, her buruna her koku her dile başka bir tat var…

Her mevsim güzeldir demek istedim, her çiçek hoş,

Güneşe gözünüzü kapatmayın demek istedim, korkmayın o sizi terk etmez yeter ki siz sırtınızı dönmeyin

Dokunmak istedim her bir omuza buradayım, buradayız hep beraberiz demek istedim, hatırlatmak istedim…

Her bir yüze gülümseyip olan her şey olması gerekenler korkma demek istedim…

Kollarını açıp güneşe doğru yola çıkmış gülümseyen insanlar olarak düşledim hepimizi

Gülümsedim şimdi…

Aklımı bir kenara bırakıp ötesine geçmeyi diledim…

Bana eşyanın hakikatini göster, buna dayanacak güç ver güneşinle ısıttığın zaman tüm iliklerimde bunu hissedeyim, kışın üşütürsen güneşi unutturma…

Gece yorganını örtünce üstüme düşlerimde ol

Hep ol hep ol hep benimle ol…

Hep bizimle kal

Demek istedim ve bunu dilerken sizleri de ortak etmek istedim niyazıma…