FÎHİ MÂ-FÎH Hakkında
FÎHİ MÂFÎH
Nuri Şimşekler
Mevlâna’nın üç mensur eserinden biridir. Diğer eserleri gibi bu kitap da Mevlâna’nın eliyle yazılmamış; muhtelif konulardaki sohbetleri, yakınları ve müritleri tarafından kaleme alınmış ve kitaplaştırılmıştır. Mevlâna’nın dönemine yakın kaynaklardan Sipehsâlâr’ın risâlesinde adının geçmesi, eserin onun ölümünden önce veya hemen sonra meydana getirilmiş olma ihtimalini doğurmaktadır.
Kitabın adı da yine onu meydana getiren kişiler tarafından konmuş “Onun İçindeki İçindedir, İçinde İçindekiler Vardır” gibi mânâlara gelir. Fîhi mâ Fîh, bazı yazma nüshalarda da Esrârü’l-Celâliyye, Risâle-i Sultân Veled gibi isimlerle geçer (1).
Fîhi mâ Fîh’in Türkiye ve diğer ülke (özellikle İran ve Hindistan) kütüphanelerinde birçok yazması(2) olup; metni ilk kez 1333/1915 yılında Tahran’da açıklamalarla birlikte basılmıştır. Hindistan’daki baskısı ise 1928 yılında yapılmıştır. Şu ana kadar yapılmış en önemli neşir ise; Tahran Üniversitesi profesörlerinden Bediüzzaman Furûzânfer tarafından beş önemli yazmanın karşılaştırılarak oluşturulduğu ve açıklamaların eklendiği baskıdır. (Tahran,1330 hş./1951)
Türkçe Tercümeleri
Fîhi mâ Fîh’i Türkçe’ye ilk kez Ahmed Avni Konuk (ö.1938) tercüme etmiş; fakat neşretmeye muvaffak olamayıp tercümesini Mevlâna Müzesi’ne bağışlamıştır. 73 Fasıl olan bu tercüme uzun zaman sonra 1994 yılında yayınlanmıştır.(Dr. Selçuk Eraydın, İz Yay. XXIX+332+3s.)
Eserin ikinci tercümesini ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyelerinden Prof.Dr.Meliha Ü.Tarıkâhya (Anbarcıoğlu) yapmıştır. Furûzânfer’in neşri esas alınarak yapılan bu tercüme önemli açıklamalarla birlikte 1954 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları (Maârif Basımevi) arasında yayınlanmıştır. (LVI+403 s.)
Fîhi mâ Fîh’in üçüncü ve şu ana kadar hazırlanmış son tercümesi ise Abdülbaki Gölpınarlı tarafından yapılmış ve bu tercüme de 1959 yılında yayınlanmıştır. (İst. Remzi Kitabevi, XXIII+299 s.)
Diğer Dillerdeki Tercümeleri
Eser, tanınmış Alman şarkiyatçılarından Prof.Dr.Annemarie Schimmel tarafından «Von Allem und vom Einen» adıyla Almanca’ya tercüme edilmiş ve yayınlanmıştır.(München, 1988, 382s.)
Fîhi mâ Fîh’in tesbit edebildiğimiz bir diğer tercümesi ise, Urduca’ya yapılmış çevirisidir. Abdürreşid Tebessüm tarafından yapılan bu Urduca tercüme de 1965 yılında Lahor’da basılmıştır.(Melfûzât-ı Rûmî, Fîhi mâ Fîh, ? Baskı, 1991, 364 s.)
Dili, Üslubu ve Konuları
Mevlâna’nın diğer eserleri gibi Farsça olan bu kitabın birkaç bölümü Arapça’dır(3). Farsça’sı ise sohbet konularını içerdiği için konuşma diline oldukça yakındır.
61 bölümden (Fasıl) oluşan eser «Mevlâna diyor ki…», «Hüdavendigâr şöyle buyurdu…» gibi konu başlıklarıyla Mevlâna’nın tasavvufî konulardaki sohbetlerini içermekle birlikte, Mesnevî’de yer alan bazı konuların zikredilmesi ve bunların açıklanması bakımından da Mesnevî’nin şerhi olarak da değerlendirilir(4). Yine; Mesnevî’de vezin ve kafiye söz konusu olduğu için Mevlâna orada istediklerini tam açamaz, oysa Fîhi mâ Fîh mensur olduğu için istenilen şeyleri söylemek daha kolaydır.
Mevlâna bu eserinde de diğer eserlerinde olduğu gibi bahsettiği konulara açıklık getirmek için başta Âyet ve Hadisler olmak üzere hikaye ve bazı tarihi olaylara değinir; bazen diğer şairlerden bazen de Mesnevî’sinden ve şiirlerinden beyitler nakleder.
Eserde, babası Sultânü’l-Ulemâ Baha Veled, hocası Tirmizî, hem-hâli Şems, halifesi ve dünürü Selâhaddin Zerkûb’un adlarını da anan Mevlâna, bazen bu şahısların sözlerinden(5) ve bunların muhatap oldukları olaylardan nakillerde bulunur.
Fîhi mâ Fîh’in bazı bölümleri de ya müritlerden birinin sorduğu soruya Mevlâna’nın cevabını içerir; yada Mevlâna’nın huzuruna gelen bir cemaatle yapılmış sohbetleri kapsar(6).
[divide]
(1) Fîhi mâ Fîh, çev.Meliha Ü.Tarıkâhya, İstanbul, 1985, s.III
(2) Yazmaları için bkz. Fîhi mâ Fîh, nşr. B.Furûzânfer, Tahran, 1330 hş./1951, Mukaddime, s. dal-ye; ayrıca bkz. Fîhi mâ Fîh, çev. A.Gölpınarlı, İstanbul, 1959, Sunuş, s. XIII-XXIII
(3) Arapça fasıllar için bkz. Fîhi mâ Fîh, çev.Meliha Ü.Tarıkâhya, Önsöz, LI
(4) Furûzânfer, Mevlâna, s.224
(5) Meselâ bkz. Fîhi mâ Fîh, çev.Meliha Ü.Tarıkâhya , s.141, 145, 147, 173
(6) bkz. a.g.e., s.152
[divide style=”2″]