FENÂFİLLÂH MERTEBESİNDEN BEKÂBİLLÂH MAKAMINA MEVLÂNÂ’DA İLAHÎ AŞK – Yakup POYRAZ
FENÂFİLLÂH MERTEBESİNDEN BEKÂBİLLÂH MAKAMINA MEVLÂNÂ’DA İLAHÎ AŞK
Yakup POYRAZ
ÖZET
Şeker kamışı idim
Ölümümle şeker olacağım
(Mevlânâ)
Mevlânâ Celâleddin-i Rumî, on üçüncü yüzyılda hayatının önemli bir kısmını Anadolu’da geçirmiş bir şair ve düşünce insanı olarak sadece bu coğrafyada değil, dünyanın pek çok ülkesinde insanlar için dün olduğu gibi bugün de önemli bir değere sahiptir. Mevlânâ düşüncesinde, Allah’a duyulan sevginin yani ilahî aşkın çözümlemesi günümüze kadar yerli ve yabancı pek çok araştırmacının dikkatini çekmiş, bu sebeple de ilahî aşk çerçevesinde Mevlânâ, pek çok araştırmaya konu olmuştur. Mevlânâ’nın yaşamı ve Mevlânâ’nın Mevlânâ olmasına giden yoldaki yoldaşı Şems-i Tebrizî ile olan alakası yaşadığı dönemde pek çok tartışmaya neden olmuştur. Bu tartışmaların kökeni, insanların sahip oldukları bilginin sadece kendi akılları tarafından algılanıp yorumlanabiliyor olmasına dayanmaktadır. Bu doğrultuda Mevlânâ’nın “Testide ne varsa dışına o sızar” veya “Yay kötü oldu mu ok eğri gider” sözleri tam olarak bu gerçeği ifade etmektedir. Mevlânâ hakkında hem o dönemde hem de günümüzde şüpheci sorular ve yapılan tartışmalar sadece Şems ile ilgili değildir. Onun sahip olduğu inancı, yani ilahî aşkı ve Allah sevgisinin onda ulaştığı mertebe ile bu mertebenin onun inancındaki yeri arasındaki ilişki de sürekli olarak sorgulanmıştır. Hakikat şudur ki, kalbindeki Hakk aşkını “Ben ol ki bilesin” ile ifade etmesi, esasen tüm soruların cevabını teşkil etmektedir. Bu çalışmada aşkın, her kişide farklı tezahür eden “aşkın” hâli Mevlânâ çerçevesinde incelenmiş ve ondaki aşkın izahı ortaya konulmaya çalışılmıştır.