EVLİLİK

A+
A-

24. EVLİLİK

Nikâh, “Lâhavle” okumaya benzer; oku, yani bir kadın nikâhla da şehvet,  seni belâya düşürmesin.

Madem ki yemeye-içmeye hırsın var, çabucak evlen; yoksa bil ki kedi gelir, yağlı kuyruğu kapar (şehvete kul olur gidersin).

Sıçrayan eşeğin (nefsin, şehvetin) sırtına taş yükünü vur; o kaçmadan, sıçramadan önce sırtına yükü yükle!

Eşlerin birbirine benzemesi lâzım. Ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak!

Ayakkabının bir teki ayağa biraz dar gelirse ikisi de işe yaramaz.

Kapı kanadının biri küçük, diğeri büyük olur mu? Ormandaki aslana kurdun eş olduğunu hiç gördün mü?

Bir kadının kocasını, yahut bir kocanın karısını alıp bir yere götürsen eşi de koşa koşa mutlaka onun yanına gelir.

Bu yapılan işleri de eserleriyle çift yarattık. Bir amelde bulundun mu mutlaka eşi de zuhur eder.

Birisi gelip bir kadının kocasını esir ederek götürse karısı, kocasını araya araya çıkagelir.

Nikâhta iki kişinin de birbirine denk olması lâzım. Yoksa iş bozulur, geçim kalmaz.

Niceleri kadın alarak Kârun gibi zengin oldu; niceleri de kadın yüzünden borçlandı gitti.

 

Hikâye

Kadının biri kocasına dedi ki: “Ey adamlığı bir adımda aşan!

Bana hiç bakmıyorsun, neden? Ne vakte dek bu horlukta kalacağım?”

Kocası dedi ki: “Boğazına bakıyorum; çıplağım ama elim ayağım var, çalışıp çabalıyorum.

Güzelim, ere kadının boğazına ve elbisesine bakmak farzdır. Ben ikisine de bakıyorum. Bu hususlarda eksiğin, gediğin yok.”

Kadın, gömleğinin yerini gösterdi. Pek kaba ve kirliydi.

Dedi ki: “Kabalığından bedenimi yiyor. Kimse kimseye bu çeşit elbise verir mi?”

Kocası: “Ey kadın” dedi, “sana bir sorum var. Ben yoksul bir adamım, elimden ancak bu geliyor.

Doğru, bu çok kaba, çok çirkin, fakat ey düşünceli kadın, bir düşün!

Bu mu daha kötü, yoksa boşanmak mı? Bu mu sana daha kötü geliyor, yoksa ayrılık mı?”

Ey kınayıp duran kişi! Belâ, yoksulluk, eziyet ve minnet de böyledir işte.

Şüphe yok ki hevâ ve hevesi terk etmek acıdır, ama Allah’tan uzak olma acılığından elbette daha iyidir.

(V/1375-1377,  I/2309-2311, III/2873-2875, IV/197, VI/3689, Hikâye: VI/1758-1768)

[divide style=”2″]