ESNAF VE MÜŞTERİ
23. ESNAF VE MÜŞTERİ
Bir sahâbi, Peygamber’e “Ben alışverişte daima aldanıyorum.
Bir şey satan, yahut alan kişinin hilesi sanki sihir gelip benim yolumu kesiyor” dedi.
Peygamber (a.s.) buyurdu ki: “Alışverişte aldanmaktan korkuyorsan, alacağın şeyi üç gün muhayyer olarak al!”
Birisi dükkâna gelir, mallara bakar; fakat bakmakla alıcı olmaz ki!..
Bu kaça, şu kaça, diye sorar, dolaşır. Fakat vakit geçirmek, içinden de gülüp eğlenmek için.
Usancından gelir, senden kumaş ister. Fakat ne müşteridir, ne de kumaş arar.
Kumaşı yüz kere görür, yüz kere geri verir.
Nerde müşterinin gelişi, alışverişi, nerde bir serserinin alayı, gönül eğleyişi?
Cebinde bir habbe bile yoktur. Ancak gevezelik eder, yoksa nerden cüppe alacak?
Müşteri, gevşek ve soğuk bile olsa yine de sen onu çağır. Çünkü böyle emredilmiştir.
(Fakat) dolandırıcıdan da müşteri olmaz. Müşteri gibi görünse bile bu, hileden, düzenden ibarettir.
Ey gönül! Parasını almak için müşteri mi istiyorsun? Allah’tan daha iyi müşteri mi var?
Malından pis dağarcığı alır, sana kendinden ışıklanan bir gönül nuru verir.
Hakikatle yok olan şu buz kesmiş bedeni alır, vehmimize sığmaz bir saltanat ihsan eder.
Sevdalarla, dertlerle dolu âh’ı alır, her âh’ına karşılık yüzlerce kârlı mevki lütfeder.
Gel de hemen şu eşi olmayan, alışverişi durmayan pazarda eskileri sat, hazır ve elde olan beyliği al!
(III/3494-3496, VI/832-837, 843, II/2703, VI/879-881, 883, 885)
[divide style=”2″]