DİNLEMEK VE KONUŞMAK
18. DİNLEMEK VE KONUŞMAK
Dinle bu ney’i, nasıl anlatıyor. Ayrılıklardan nasıl şikâyet ediyor:
Söz söylemek için önce dinlemek gerekir…
Bu söz, can memesindeki süttür. Emen olmadıkça güzel akmaz.
Dinleyen susuz ve arayıcı olursa vaaz eden ölü bile olsa söyler.
Kulakta, gözde Hakk’ın mührü var, işitemiyor; yoksa örtülerin arkasında nice suretler, nice sesler var!
Kulak, gerçeği anlayabilirse, göz kesilir. Yoksa söz kulakta kalır, gönle kadar inemez.
Şu baş kulağını alaya, yalana, dolana kapat da apaydın can şehrini bir gör!
Bir müddet dudaksız, kulaksız ol da sonra dudak gibi tatlı şeylere eş ol!
Şeker gibi söz söylemek istersen sabret, haris olma!..
Basiretli kişinin önünde susmak, sana fayda verir “Kur’ân okunurken susun, dinleyin” emri, bu yüzden gelmiştir.
Söz söylemede yücelik aramayın! Dinlemek, söylemekten yeğdir.
İnsan, kulağıyla gelişir; duya duya canlanır. Hayvansa boğazıyla, yemekle-içmekle gelişir.
Kulağın varsa kendi kulağınla dinle, duy! Niçin sersemlerin kulağına kapılıyorsun?
Ey dil, sen de hem bitmez tükenmez bir hazinesin; hem dermanı olmayan bir dertsin!
Bu dil çakmak taşıyla, çakmak demiri gibidir. Dilden çıkansa ateşe benzer.
Bir söz bir âlemi yıkar, ölmüş tilkileri aslan eder.
Bil ki ağızdan bir kere çıkan söz, yaydan fırlayan ok gibidir.
Oğul, o ok, gittiği yerden dönmez; seli baştan bağlamak gerek.
Sûkut denizdir, söylemek ırmağa benzer. Deniz seni aramakta iken, sen ırmağı arama!
Gönüldeki söz, gönlü özleştirir, geliştirir. Susmakla can, yüzlerce gelişmeye nâil olur.
Söz dile geldi mi öz harcanır gider. Az harca da güzelim öz, elde kalsın.
Az söyleyen adamda derin bir düşünce vardır. Kabuğa benzeyen söz arttı mı, iç yok olur.
Güzelim, sonunda değil mi ki çenemiz bağlanacak, çenemi az oynatmamız daha doğru.
(I/1, 1627, 2378, 2379, II/679, 862, III/101, V/2148, I/1600, IV/2072, 3316, VI/291, 3343, I/1702, 1593, 1597, 1658, 1659, IV/2062, V/1175-1177, VI/0445)
[divide style=”2″]