ÇOCUK VE EĞİTİMİ
17. ÇOCUK VE EĞİTİMİ
Çocuk, oyunla akıllanır; oynaya oynaya aklı başına gelir onun…
Çocuk, babası lütfedecek, kendisine kuş alacak ümidiyle, fakat hakikatte hüner sahibi olmak için mektebe gider.
Çocukları okula zorla gönderirsin. Çünkü onların gözleri henüz görmez, okulun faydalarını anlayamazlar;
Ama okulun, okumanın yararlarını anladılar mı koşa koşa giderler, içleri açılır, neşe duyarlar.
Çocukların okula istemeye istemeye gitmelerinin sebebi, çalışmalarına karşılık henüz hiçbir şey görmemiş, almamış olmalarıdır.
Fakat (öğrendiklerinin karşılığı olarak) ceplerine birkaç kuruş para konuldu mu, sevinçlerinden geceyi hırsızlar gibi uykusuz geçirirler.
Ne kötü öğrencidir o ki, hocasıyla cedelleşir, onunla kendisini bir görür.
Birisinin sözü güzelse dinleyicidendir. Öğretmenin heyecanı ve işe iyi sarılması, öğrencinin tesiriyledir.
Baba, oğlunu dövse ve oğlu ölse kan diyetini vermesi lâzımdır.
Çünkü onu kendi işi için dövmüştür; oğlunun babaya hizmeti vaciptir
Fakat çocuğu öğretmeni dövse de çocuk bu dayaktan ölse korkma, öğretmene bir şey olmaz.
Çünkü öğretmen, Allah’ın vekilidir, emin bir kişidir; her emin kişi hakkında da emir böyledir.
Öğrencinin öğretmene hizmeti farz değildir; bu yüzden de üstad ona kendi nefsi için bir ceza vermez.
Baba dövdüğü zaman kendi hizmeti için döver, bundan dolayı kan parasından kurtulamaz.
(VI/2255, I/2792, III/4585-4588, II/1578, VI/1656, 1516-1521)
[divide style=”2″]