Çocuk kalbi gibi…

A+
A-

Her sabah bir çocuk uyanır içimde
Her şeye inat gülümseyerek
Umursamadığımdan değil
Duyumsadığımdan hayatı
Hesapsızdır yaşamak
Alıp verdiğim nefes bile
E-ma-net-ken…
[N. Hikmet]

Yalnız olun…
Bu size merak etmek için
Gerçeği aramak için
Açık-boş-hazır bir imkan; zaman verir
Yeniliğin kaynağı meraktır öyleyse kutsal bir merakınız olsun. Böylece, hayatınızı yaşamaya değer kılabilirsiniz.

Hem zâten yaşlandıkça zihinsel âlemde her şeyden daha çok canlı tutmak istediğimiz şey ve bizi canlı tutan şey, işte bu merak hissidir.
[A. Einstein]

Merak, hayret ve hayal gücümüzü kaybettiğimizde geçmişte yaşamaya başlarız.

Şimdi canlı canlı yaşamayı bırakırız
Sadece gömülmeyi bekleriz de haberimiz olmaz.

Bir şeyin özünü, esâsını anlama, kavrama isteği, künhünü öğrenme arzusu diye-bileceğimiz, bir tür kara sevdâ olan, tam da bilinemeyen bir kelime var:

“MERAK”

Ki doğduğu kaynakta
Rikkât ile “İncelmek, yumuşamak”
Manâsını okşuyor.

İlkin merak, hayret ve sonu fenâ
Güneşi izleyen sonunda döner nûra
[A. Kadrî]

Bu zevkle kendinizden geçmek için
Olanı, etiketleyip ucunu hemen bir yere bağlamak
Bu ânı sonuçlandırmak yerine açık bir merakla karşılayın…

Hissiyâtınızı kalbinizin yumuşaklığına dâvet edin ve sessiz farkındalığın kendisini size göstermesine izin verecek kadar yavaşlayın daha yavaşlayın…

Belki de gereken tek şey bu kadar basittir…

Bilinmeyene karşı duyduğumuz korkuyu, merakla değiştirerek kendimizi, gizli hazinemizin sonsuz bir olasılık akışına açarız.

Ya kapanarak hayatımızı, korkunun idare etmesine izin veririz ya da alıcı bir merakla çocuklaşabilir, sınırlarımızı yoklayabilir ve hayatın her an taze taze önümüze açtıklarını güzel güzel kabul edebiliriz.

Her an tâze olanın çiçek açacağı
En doğal toprak, hayret ve merak

Böylesi bir kokuyu saçmak için
Önceden biriken her yargıdan
Bilindik-kalıptan boş olmalı

Çocuk kalbi gibi…

Çünkü onlar, şimdi ne olduğuna dâir bir şeyler biliyormuş gibi davranmazlar.

İşte bu sâyede her şeyi, şimdi olduğu gibi görebiliyorlar böylece merakları, hayretleri hiç eksik olmuyor.

Çocuktan al haberi…

Öyleyse, hiçbir şey bilmediğinizi bilmek, merak ve hayranlığın kapısını açar, yerden göğe, maddeden manâya incelen yolun bir kapısı varsa budur…

Rûhullah olanın da zevki buydu, işitecek kulağı olanlar çoktan duydu:

“Yeniden çocuklar gibi olmadıkça göklerin melekûtuna yücelemezsiniz”

Evet, maneviyat için merak gerek
Ta ki artık merak gerekmeyene dek

İronik olarak, zihinde taze bir merak olmadan asla “zihni aşma” noktasına gelemeyiz.

Nihayetinde hânesinde dar-alan kişiyi, illüzyona bağla-yanın “meraklı zihin” olduğunu fark ettiğimizde artık tamamen özgürüz.

Nasıl olmayalım, yaşayana dönmüşüz bir kere…

Peki soru sormayı bırakma zamanının geldiğini nasıl mı bilebiliriz?

Hiç merak etmeyin, tek bir cevaba gark olduğunuz o ânın geldiğinden hiç şüpheniz olmayacak…

Bunca sözün düğümü için buyrun şu Hicaz nefesten için:

Cümle bilir sensin ayân
Ancak cemâlindir nihân
Oldu Nasûhî gark-ı ân
Bahr-i Cemalullâh’ı gör

https://benolanben.com/dinle/fihimafih&15285

https://x.com/benolanben/