CENNET GÜLÜ

A+
A-

CENNET GÜLÜ

Refi’ Cevad Ulunay

07.05.1959

Şu son günlerde İstanbul’a gelen Konya Müzeler Müdürü aziz hemdemim Mehmet Önder Bey beni ziyaret etti. Her gelişinde bana Efendimden ve Konya’mdan bir şey getiriyor olduğu için telâkimizi daima ibtihâc ile karşılarım. Hasretle sordum;

-Türbe nasıl? Konya nasıl?

Bana her ikisi hakkında da malûmat verdi. Ondan aldığım tafsilâta göre, Mevlânâ türbesinin imârına değil, güzelleştirilmesine devam ediliyormuş. Bilhassa şu son zamanlarda bu güzelleştirme keyfiyeti pek ehemmiyetli bir safhaya girmiş.

Malum olduğu üzere Mevlânâ’nın babası Sultân-ul Ûlemâ, Selçuk hükümdarı Alâüddin Keykubâd’ın dâvetine icâbetle Konya’ya geldiği zaman hükümdar bu Âlimlerin sultânını Konya kalesinin dışında, sarayın “gül bahçeleri” olan yerde istikbal eylemiş ve sonraları da bu bahçeleri Sultân-ul-Ûlemâ’ya bağışlamıştır. Sultân-ul-Ûlemâ vefatında buraya defnedilmiş.

Mevlânâ:

-Bundan sonra buraya Erenler Bahçesi, Cânlar Bahçesi deyiniz.

demiş ve hayli müddet böyle tesmiye edilmiş. Erenler Bahçesi, Mevlânâ’nın vefatından ve defninden sonra Cânlar Bahçesi olmuş.

Bize bu malûmatı veren Eflâkî ile Sipehsalar, burasının bir gülistân olduğunu kaydediyor.

Müze hâline konulan dergâhta Mevlânâ’nın ve Mevlevîligin bütün an’aneleri müsbet bir ilim şeklinde ihyâ edildiği için bu meyânda eski gül bahçelerinin de tanzimi düşünülmüş.

Ziraat Vekili Nedim Ökmen, Hollanda’dan 250 adet gül fidanı getirtmiş.

Orman Çiftliği bahçıvanları Konya’ya gönderilerek günlerce çalışma neticesinde gül bahçeleri tanzim edilmiş, güller dikilmiş, ayrıca mermer şadırvanlar, selsebiller yeniden yapılırcasına tâmir ve ihyâ olunmuş.

Mehmet Önder, içinde kaynayan bir hasretin heyecanı ile:

-Etraf tamamen gül…diyordu. Bütün bu güller Mayısta açacak ve…Konya seması gül kokacak!

Zâten öyle değil mi idi?

Konya’nın, yurdun ve âlemin gülü orada yatıyor.

Öyle bir gül ki bahar, yaz, kış, sonbahar gibi mevsimlerle alâkası yok. O her zaman açılan ve hiçbir zaman kapanmayan ezelî bir gül. Ona müştâk olanlar o taraveti, o râyihayı, o rengi, o güzelliği hiçbir gülde bulamazlar.

Bu gül bahçesinin en büyük hazinesi şüphesiz ki Yeşil Kubbe’nin altında yaşayan o “Cennet Gülü”dür.

Senenin her gününde fevc fevc ona gelenler bütün güzellik hasretini onu ziyaretle teskin ediyorlar.

Her ziyaretçi düşündüğü rengi, râyihâyı onda buluyor. Bu “Cennet Gülü” ona kavuşanları râyihası ile sarıyor, sarmalıyor. Ona bağlananları incitmemek için dikeni de yok.

Eğer o “Gül Bahçeleri”ne dikilen güller bütün Konya semasını ıtırlayacak ise bu ancak “Cennet Gülü”nden alacakları râyiha ile olacaktır ve bu güzel koku yalnız Konya semasını değil, ona bağlı olanların oldukları yere kadar yayılacaktır.

 

Bağçe-i âlemi hoşbû ile doldurdu o gül

Şiyve-i nâz ile bülbülleri soldurdu o gül

Güle geldi gülerek gülleri güldürdü o gül

Gül güler miydi güle, gelmese gülzâre o gül.

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR