[BİRLİK.AĞACININ.KÖKÜ]
[BİRLİK.AĞACININ.KÖKÜ]
Dünya, nefes, ömür sürekli olarak yoklukla varlık arasında gidip gelmekte, her dem yenilenmektedir. Kemâle doğru hiç durmayan bu hareket sâyesinde biz onu akıp giden bir olaylar zinciri olarak görürüz. Dört unsurdan havayı, rüzgâr misâli üzerinden birlikte düşünelim:
Yoğu var ve muhteşem gösterdin
Yeli gizledin, tozu gösterdin
[Hz. Pîr-i Destgîr-i Münîr MEVLÂNÂ]
İkilik teferruattır, asıl birdir. Bir sarayda rüzgâr esse, halının ucunu kaldırır, kilimleri hareket ettirir, çer-çöpü havaya uçurur, havuzun suyunu halka halka dalgalar hâline getirir, ağaçları, dalları ve yaprakları oynatır. Bütün bunlar farklı hallerdir fakat esas bakımından birdirler. Çünkü hepsinin hareketi rüzgârdan kaynaklanmaktadır.
Peki tevhidin özü olan Allah’ı bir bilmeyi öğrenmek nedir? Kendini birin önünde yakmaktır. Gündüz gibi parlamak istersen gece gibi olan varlığını yak. Varlığını, o varlık lütfedenin varlığında, bakırın iksirde olduğu gibi, erit. İki elle “Ben ve Benim” balçığına yapıştın. Bütün bu haraplık, bu belâ, iki varlıktandır.
Sâye ez-hurşîd mîcûyed visâl
Mineyâbed înt sevdâ-yı muhâl
Gölge güneşin derdine düşmüş ister visâl
Ne mümkün böylesi bir sevdâ-yı muhâl
[Hz. Şeyh Attâr]
Anla artık: gölge varsa güneş yok, güneş varsa gölge
Mahv-ı vücûd iden ider kendini mahz-ı nur-ı aşk
Arada hâil olmasa sâyede âfitâb olur
Bunca mektubun bir elden çıktığını, bir noktadan çoğaldığını düşün hele… Amma sen yine de, ten mektubunu açmayı kolay sanma. Yoksa herkes gönül sırrını apaçık görürdü, filmin tadı kaçardı!
Ten, kuvvetli bir bağdır. Solmaz pörsümez yeniyi istiyorsan, eskiden soyun!
Söz uzadı, bizi bağlayacak söz değildi zaten… Söz bahânedir. Bir insanı diğer bir insana doğru çeken şey söz değil, ikisinde mevcut olan rûhî birlikten sızan tek bir ışıktır.
Ey oğul birdir, kap değişse su
Varlık bir gölge, benlik bir pusu
Ne diyelim ki rabbin duygusu
Sizde bir türlü, bizde bir türlü