Balık baştan kokar
Balık baştan kokar
Bildik bir hikâyedir, hoş kafa, boş kafa ve taş kafa. Hoca efendinin birine sormuşlar, hoş kafa, taş kafa ve boş kafa kime derler, diye. Hoca efendi cevap vermiş: Hoş kafa denileni anlayan ve ona göre davranan kimsedir. Kendisinden büyük ve tecrübeli biri bir şey dediğinde onu güzelce dinleyip gereğini yerine getiren kafa hoş kafadır. Boş kafa ise kendisine denilenlerin bir kulağından girip öbür kulağından çıktığı kimsedir. Bunlar dinler gibi görünürler ama söylenilenlere hiç itibar etmezler. Taş kafa ise kulağından içeri sözün girmediği kimseler için söylenir. Ha taş kafaya söylemişsin, ha duvara.
Hakikat tarafından baktığımızda bu durum şöyledir: Hoş kafa dinlediği kamil mürşidin sözlerini anlayan, onlarla amel eden güzel huylu kimselerdir. Boş kafa sohbetlere katılmayı isteyen, seven, ancak o halden çıkınca unutup yine bildiği gibi davrananlardır. Taş kafa ise sohbetlere katılmayı aklına bile getirmeyen kimselerdir.
Kafa ile ilgili bir başka tarif daha vardır. Bunlar da sermest, serbest ve serseri. Mest aşırı sarhoş için kullanılır. Serbest hür, istediği gibi davranan ve serseri aylak aylak gezen anlamındadır. Peki hakikat bakışına göre bu kelimelerin anlamı nasıl olur? Açıklamaya çalışayım.
Sermest, kendini kaybetmiş, fena bulmuş Hak âşıklarıdır. Bunların aklı başlarında olmaz. Mecnun makamı da denir. İlm-i ledün deryasından kana kana içtikleri halde susuzlukları geçmeyen kimselerdir bunlar. Bunların ne kâmil bir mürşide ihtiyaçları vardır, ne de bir üstada.
Serbest başı bağlı demektir. Kendi gayretiyle Hakk’a ulaşamayan kimselerin kâmil bir mürşide bağlanmalarına işaret eder. Başının bağlı olması bir yük hayvanı sahibi yularından tutup nereye çekerse oraya gittiği gibi bunlar da mürşitlerine bağlılık ipiyle bağlıdırlar ve mürşidleri ne derse onu yaparlar. Her şey başta başlayıp bittiği için başın bağlanması gövdenin de bağlanması demektir. Burada baş ruh, gövde ise nefsi temsil eder. Nefis hayvanını zapt u rapt etmek ve yabana gitmesine mani olmak için başından bir yerlere bağladıkları gibi bizler de bedenimizi, nefsimize uyup Hakk’tan uzaklaşmasın diye kamil bir mürşidin kapısına bağlarız. Bunlar da selamete bir başkasının eliyle ulaşanlardır. İlkine göre sayıları çok daha fazladır.
Serseri ise herhangi bir tarikata girmeyip bir şeyhin önünde diz çökmeyen kimselerdir. Bunlar ortalıkta yerde dolaşır dururlar. Günlerini gün ederler. Amaçsız bir dolaşmadır bu. Hiç sonuç alamazlar. Bunların sayısı da serbestlere göre oldukça çoktur.
Gördüğünüz gibi her şey başta oluyor. Boşuna dememişler balık baştan kokar. Ehh, bu açıklamalardan sonra bu atasözünün ne anlama geldiğini sormazsınız, değil mi?