Ateş-i Aşk Mesnevi Mektupları

A+
A-

Ateş-i Aşk Mesnevi Mektupları

Her şeyden önce bir edebî tür olan mektuplar; bu özelliğinin yanı sıra haber verme,içinde bulunulan hali tasvir etme, bir konuyu izah etme, bir görüşü telkin ve bir vazifeyi tevdi etme gibi amaçlarla yazılan metinlerdir.İslam edebiyatında mektup türünün gelişimi ise Hz. Peygamber’in (sav) mektup yazdırmasından mülhem olmuştur. Bu durumun neticesinde dostlarıyla haberleşen sıradan insanın yanında hükümdarlar, devlet adamları, tüccarlar, toprak sahipleri, sanatkârlar, mütefekkir ve şairler de mektup yazmışlardır. Bilhassa bilge kişilerin öğrencilerine ve takipçilerine yolun esaslarını telkin sadedinde yazdığı mektuplar da vardır. Hz. Mevlânâ da bu gelenek dâhilinde sadrından satırlarına akıttığı mektuplar yazmıştır.

İşte Bilal Kemikli, bu geleneğe dayanarak uzun bir süre sürdürdüğü Mesnevî derslerinin hemen akabinde kaleme alarak derslerine katılamayan öğrencilerine ve dostlarına da “Cumalık” adı altında ayrıca gönderdiği, ilhamını Şeyh Gâlib Hazretlerinin tabiri ile “Mesnevî‘den aldığı” mektuplarını okurlarına sunuyor.Hz. Mevlânâ, tasavvuf neşvesini bütün ilmî bilgi birikimi ve ilahî huzurda bulduğu, muhabbetin kemâle ermiş hali olan aşkla yaşamıştır. İşte Âteş-i Aşk: Mesnevî MektuplarıMesnevî-i Şerîf’ten ilhamla, okurlarına asırları aşan bir bilgelik geleneğinin asla kopmayan rabıtalarını edebiyatla birlikte akıtan bir ilahî terennümler seçkisi olarak sunuluyor.

Kitaptan Alıntılar

– “Asrımıza ‘perdeler asrı’ demek dahi mümkündür. Yedi başlı ejderha, yedi koldan insanoğluna saldırmaktadır: Materyalizm, rasyonalizm, ateizm, kapitalizm, sekülerizm, hümanizm, modernizm…”

– “Ney olmak, güç bir iş; öyle her kamış da ney olamıyor. Bunun için aziz dostum, değişmek, dönüşmek ve varlığın farkına varmak da kolay olmasa gerek…”

– “Aziz dostum, her hangi bir beyitte şairin muradını anlamanın pek çok yolu vardır. Bazen o beyitteki söz ve mânâ sanatları sizi alır anlamın yüceliklerine götürür. Bazen bir mazmun, bir kavram, bir eda, bir tarzdır sizi şairin dünyasında gezdiren.”

– “İnsan gözden ibarettir! Bilmiyorum, göz üzerinde hiç düşündün mü?”

– “Ham ervah olanlar, pişkin ve yetişkin kimselerin halinden anlar mı? O halde sözü kısa kesmek gerektir; vesselam.”

– “Aziz dostum, kelimeler ve kavramlar Mevlânâ’nın elinde genişliyor, ibadet, yerine getirilmesi gereken sadece sıradan bir görev olmaktan çıkıp dosta dönüşüyor. Hem de bu dostun yanında sen elinde asanla Tur Dağı’nda Musa oluyorsun.”

– “Gönül dostum, aşk âteşinin içine düşmüş âşığı başka ateşler hiç yakabilir mi? O zaten yanıp köz olmuştur; yeni ateş, onun közünü canlandırmaktan başka ne yapabilir? Âşık, ateşin şevkiyle kırmızı bir gül gibi açar. Çünkü o bir külhânîdir; ateşle dosttur; dost dosta güzellikten, hüsn-i muameleden ve letafetten başka ne sunsun?”

http://sufi.com.tr/kitap/ates-i-ask-mesnevi-mektuplari/