[AŞKTAN.YAN.A]
Aşkın tanımı: Merak. Birine karşı, ansızın bir merak duymaya başlarsınız, korkunç bir merak. Onu tanımak, onunla doğmak, dünyaya onunla yeniden gelmek tek amacınız haline gelir. Aşka en uzak cümle, senden nefret ediyorum değil, bilmek istemiyorumdur. [G. Flaubert v. 1880]
Küntü kenzen mahfîyyen: Gizli bir hazine idim. Bilinmekliği sevdim… [Hadîs-i Kudsî]
Bu filmin ana fikri illâ aşktır, aşk ile seyredene bütün kapılar açılacaktır. Hem duvar sandıkların kapı, kapı bildiklerin penceredir aslında. Ve pencereye aşk ile yaklaştıkça altı yönden açık sonsuz, sınırsız bir manâ denizine dönüşecektir.
O halde Aşk nedir? Fıtratında olup kendinde bulamadığını, bulduğun yere kapılman, kendini parlak bir aynada tamamlamandır.
Zâten kendinden başka eksiğin yok! Kendinde olan gizli hazineyi bulman için mutlaka aşk lâzım zîrâ aşk ateştir, içine ne atsan yakan bir ulu ateş; eritir, kavuşturur, bütünleştirir; birleştirir!
Zerrece aşk odu kimde olsa yakar varlığın
Aşk odu ister ki Hak’tan gayri hiç vâr olmasın
Aşk ateşine düşenin, nihâyetinde benliğinde varlık eseri kalmaz, filmin başında ne ise yana yana yine O’na dönüşür.
Dadarsan aşk dadından, geçersin zâhir dinden
Ayrılığın ateşinden ol vakit kurtulasın
Ayrı düş(ün)en varlık sâhibi kendi benliğinde, birliğe eren âşık ise maşûkunda yaşar.
İşte O’nda yaşayan, bir güzel âşığın dilinden dökülen aşk nağmeleri:
Geldi dile dildârım, dedim elhamdülillah
Gördü gözüm dîdârın, dedim elhamdülillah
Seni sanırdım ayrı, benden uzak bir Tanrı
Bildim değilsin gayrı, dedim elhamdülillah
Erdi ilmim birliğe, yer kalmadı benliğe
Doldu gönlüm senliğe, dedim elhamdülillah
Sen bu halkı vâr ettin, zâtına burhân ettin
Âdem’i mirât ettin, dedim elhamdülillah
Tendir bu cana beden, candır canana beden
Sensin Sultân hükmeden, dedim elhamdülillah
Sen zâhir hem nihânsın, âriflere ayânsın
Bildim bende mihmânsın, dedim elhamdülillah
Kenz-i mahfî’den bir ses, etti Fehmî’ye nefes
Her zamanda yek-nefes, dedim elhamdülillah