Ali Nutkî Dede -Yenikapı Mevlevîhânesi’nin 14. Şeyhi, Bestekâr, Hattat, Şair

A+
A-

Ali Nutkî Dede (ö. 1219/1804

(Yenikapı Mevlevîhânesi’nin 14. Şeyhi, Bestekâr, Hattat, Şair)

TEKKE KAPISI – BAYRAM ALİ KAYA

Ali Nutkî Dede, kardeşi Abdülbâki Nâsır Dede’nin Defter-i Dervîşân’da kay­dettiği üzere 5 Muharrem 1176 (27 Temmuz 1762) tarihinde İstanbul’da, Ye-nikapı Mevlevîhânesi bitişiğindeki evlerinde dünyaya gelmiştir.466 Babası, aynı zamanda dergâhın kendisinden önceki şeyhi olan Kütâhiyyevî Ebûbekir Dede, annesi ise Galata Mevlevîhânesi Postnişîni Sırrî Abdülbâki Dede’nin kızı Saide Hanım’dır.467

Ali Nutkî Dede, doğumundan bir süre sonra, amcası Ömer Dede’nin oğlu ve dergâhın ser-tabbâhı olan Sahîh Ahmed Dede’nin himâyesine verilmiş, onun terbiyesi altında sekiz yaşında Kur’ân okumaya başlamış, on dört yaşı­na kadar ilm-i hâl ve akîde-i İslâmiyye dersleri almaya devam etmiş ve genç yaşında özellikle dinî bilgilerde yetişmiş bir kişi olarak kendisini göstermeye başlamıştır.468

Ali Nutkî Dede, babasının vefatı üzerine ve üç erkek kardeşin en büyüğü ol­ması sıfatıyla, 1189/1775 yılında el-Hac Ebûbekir Çelebi (ö. 1199/1784-1785) tarafından kendisine destâr giydirilip meşîhatnâme verilmek sûretiyle, on dört yaşında iken Yenikapı Mevlevîhânesi’nin on dördüncü şeyhi olarak tâyin edilmiş; fakat yaşının küçük olması sebebiyle dergâhın idaresi “Sinleri şebâbetinden âzâde oluncaya kadar” kaydıyla, Sahîh Ahmed Dede tarafın­dan yürütülmüştür.469

Sahîh Ahmed Dede, Ali Nutkî Dede’nin meşîhate tâyini üzerine söylenmiş olan şu tarih kıt‘asına yer vermektedir:

Kıt‘a

Şeyh Ali Bûbekr Efendi-zâde ol zât-ı şerîf
Postnişîn-i tekyegâh-ı Mevlevî oldu ehak
İşte bu mısra rafîan sâline târîh-i tâm
Pîşvây-ı Mevlevî hâlen semiyy-i şîr-i Hak470

Yine Sahîh Ahmed Dede’nin bildirdiğine göre, 1196/1781-1782 yılında yir­mi bir yaşında olan Ali Nutkî Dede’nin, Şerife Afife Hanım adlı bir kızı dün­yaya gelmiştir. Defter-i Dervîşân’daki kayıtlardan, Afife Hanım’ın daha sonra Konevî Derviş Seyyid Nûman adlı bir şahısla evlendiğini,471 bu evlilikten Ali Nutkî Dede’nin Mehmed Sâlih ve Fâtıma Zehrâ adlı iki torununun ol-duğunu;472 hatta Abdülbâki Nâsır Dede’nin düşürdüğü bir tarihten hareketle 1219/1804 yılında Şerife Zekiye adında bir diğer kız torununun dünyaya gel­diğini öğrenmekteyiz. Yine Defter-i Dervîşân’da kaydedildiğine göre Şerife Afife Hanım, 12 Muharrem 1243 (5 Ağustos 1827) tarihinde vefat etmişir.473 Gerek Abdülbâki Nâsır Dede’nin doğumuna düşürdüğü tarihten, gerekse Şeyh Gâlib’in vefatı üzerine yazdığı şiirden hareketle Ali Nutkî Dede’nin 1207/1792’de İskender adlı bir de oğlunun dünyaya geldiği; ancak fazla yaşa­mayıp 1213/1798’de ve altı yaşında iken öldüğü anlaşılmaktadır.474 Mehmed Süreyyâ, kardeşi Abdurrahim Künhî Dede ile karıştırmak sûretiyle önce Ali Nutkî Dede maddesinde “Abdurrahim Dede, oğludur” şeklinde bir kayda yer vermekte; ardından aynı hatayı Abdurrahim Dede maddesinde de sürdürmek sûretiyle “Ali Dede’nin oğlu olup Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhliğinde bulunduğunu bildirmektedir. Ekrem Işın, Ali Nutkî Dede’nin çocuksuz ve­fat ettiği bilgisine yer verirken, Sezai Küçük ise Mehmed Süreyyâ’yı kaynak göstermek sûretiyle, çocuklarının küçük yaşta iken vefat ettiğini bildirmekle yetinmiştir.475

Aynı zamanda III. Selim dönemi Mevlevî şeyhlerinden olup kardeşleri Abdülbâki Nâsır Dede ile Abdurrahim Künhî Dede’nin yetişmelerinde de büyük rolü olan Ali Nutkî Dede, kardeşi Abdülbâki Nâsır Dede’nin Defter-i Dervîşân’da kaydettiğine göre, Yenikapı Mevlevîhânesi’nde otuz yıl şeyhlik makamında bulunduktan sonra 4 Cemâziyelevvel 1219 (11 Ağustos 1804) tarihinde kırk dört yaşında iken vefat etmiş ve dergâhın türbesinde, babası Kütâhiyyevî Ebûbekir Dede’nin ayak ucuna defn edilmiştir. Yine Abdülbâki Nâsır Dede’nin verdiği bilgiye göre, Ali Nutkî Dede bir hafta kadar ishal ra­hatsızlığına yakalanmış ve hastalığı esnasında dergâha gelip hücresinde iki üç gün oturmuş ve burada vefat etmiştir. Vefatı üzerine düşürülen aşağıdaki iki tarih örneği Sürûrî tarafından kaleme alınmıştır:

Devrin tamâm kıldı meded şeyh-i hânkâh
Kim Mevlevîlerin bu idi ekmeli dede
Târîh-i fevtini diye Rıdvân duâm odur
Kevser safâsı eyledi Seyyid Ali Dede
Dönüp Yenikapı’da şeyh-i mevlevîhâne
Teveccüh etdi der-i cennete bu meskenden
Olunca kurb-ı Hüdâ’ya revân dedim târîh
Dedi Ali Dede Hû çıkdı tekye-i tenden476

Ali Nutkî Dede, yazılı anlamda fazla eser bırakmamış olmakla birlikte, meşîhati süresince Mevlevî tarihinde mûsiki ve edebiyat alanlarında ün yap­mış birçok kişinin yetişmesinde, dergâha intisap ederek veya muhip sıfatıy­la Mevlevî terbiyesi almasında öncülük etmiştir. Bunlar arasında Konya’da başladığı çilesini Yenikapı Mevlevîhânesi’nde, Ali Nutkî Dede’nin yanında tamamlayan ve gerek devrinin, gerekse bütün Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri sayılan Şeyh Gâlib’i, aynı zamanda klâsik Türk mûsikisinin en büyük üstatlarından biri kabul edilen, çilesini tıpkı Şeyh Gâlib gibi onun döneminde Yenikapı Mevlevîhânesi’nde tamamlayan ve haftanın belirli günleri anılan dergâha devam eden Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi’yi, Vak‘anüvis Pertev Efendi ile Hâlet Efendi’yi ve III. Selim’in musâhiblerinden Musâhib Ahmed Ağa’yı bilhassa anmak gerekir.477

Bu isimler içinde özellikle Şeyh Gâlib, şeyhine pek hürmetkârdır. Dîvânında kendisini;

Dedem kim Hazret-i Seyyid Ali’dir
Kerâmet vech-i pâkinde celîdir
Odur seccâde-i ma‘nâda el’ân
Sezâdır rütbe-i irşâda el’ân478

diyerek övmüş, sakal bırakması üzerine ise aşağıdaki tarih kıt‘asını söyle­miştir:

Kıt‘a

Sâkin-i Hânkâh-ı Bâb-ı Cedîd Mevlevî Şeyh Alîyy-i dil âgâh Ya‘ni Bûbekr Efendi’nin veledi Vâris-i sırrı ana peyrev-i râh Etdi isbât hatt ile nesebin Şecere oldu sanki hatt-ı siyâh Nev-civânmerd pîr-meşrebdir Pîrdendir ana bu lutf-ı nigâh Çıkdı târîh deyü nezr etdim Geldi bu iki mısra işte güvâh Safha-i rûy-ı âl-i Bûbekr’e Nûr-ı sebz-i Alî Veliyullah479

Uzun yıllar Yenikapı Mevlevîhânesi’nde bulunan dergâh kütüphanesinin sorumluluğunu da taşımış olan, kaynaklarda ayrıca “fazilet ve kemâl sahibi, hoşsohbet, zarif, şair ve âşık adam” şeklinde tavsif edilen Ali Nutkî Dede, aynı zamanda derin ilmi, mütevâzı kişiliği ile postnişînliği süresince herkesin saygı­sını kazanmış, devrinin belli başlı şeyhleri arasında yer almıştır. Ali Nutkî Dede, ayrıca şiir ve mûsiki ile de ilgilenmiş ve bu sahalardaki mahâretleri zamanın sanat çevrelerince takdir edilmiştir. Devrin pâdişâhı III. Selim de kendisine dâimâ hür­met göstermiş; hatta Sahîh Ahmed Dede’nin kaydettiğine göre, 14 Zilhicce 1203 (5 Eylül 1789) tarihinde Yenikapı Mevlevîhânesi’ne teşrîf buyurmak sûretiyle tür­beyi ziyaret etmiş, ardından da Ali Nutkî Dede ile sohbet ederek kendisine tür­lü hediyeler ihsân etmiştir. Hatta pâdişâh daha sonra mâhir bir ressam gönderip Ali Nutkî Dede’nin sikkesinin ve destârının resmini çizdirtmiş ve tuğra ile birçok yere koydurtmuştur. Bazı kaynaklarda Ali Nutkî Dede’nin önceleri babasının ver­diği “Memiş”, daha sonra ise “Nutkî” mahlasıyla, bazı âşıkâne manzûmeler yaz­dığı, “Memiş” mahlaslı şiirlerine bazı mecmualarda rastlandığı, Veled Çelebi’nin Sımât-ı Âşıkân adlı mecmuasında da birkaç şiirinin bulunduğu kaydedilmektedir. Esrar Dede ile Fatin, şiirlerine örnek olarak aşağıdaki “Nutkî” mahlaslı gazelini vermişlerdir:480

Şiirlerinden Örnekler

Gazel

Âh eyle gönül âteş-i aşk ile zamândır
Her dem işimiz firkat-i yâr ile figândır
Bilmem ne zamân dil ola vaslınla müşerref
Zîrâ ki firâkınla derûnum yanağandır
Elden koma sabrı ki cihânda neler olmaz
Elbette niyâz ehline çok nâz olağandır
Ayb eylemeniz subha değin nâle vü zârım
Yalvarmak için yâre o bir başka zamândır
Nutkî görebilsen ne verirsin bana yâri
Zîrâ görünürse bana yâr sana nihândır481

Mehmed Ziyâ ve Hüseyin Vassâf’da, Ali Nutkî Dede’nin “Memiş” mahlasını kul­landığı bir gazeline âit olduğu belirtilen şu beyitleri kayıtlıdır:

Her kime derdim desem derler tabîbe söyle sen
Korkarım andan dahi eyler nice âzârlar
Ey aceb bu çeşm-i dil bir gün görür mü vuslatı
Yâre hâlim söyleyip kılsam nice bin zârlar
Ger desem yârim senin derdinle mecnûndur Memiş
Yaksam aşkın ile bu sahrâ-yı dilde nârlar482

Bazı kaynaklarda neyzen olduğu da belirtilen Ali Nutkî Dede, Mevlevî mûsikisinin en güzel bestelerinden biri kabul edilen “Şevk u Tarab” Mevlevî Âyini’ni bestele­miş ve öğrencisi Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi’ye ithaf etmiştir. Mûsiki ala­nında elimizdeki tek eseri olup bazı kaynaklarda ve nota neşirlerinde hatalı bir şekilde İsmail Dede Efendi’ye âit gösterilen, bazı kaynaklarda ise adı “Şevk-i Tarab” şeklinde kaydedilmiş olan bu âyinin ilk mukâbelesi, şeyhin vefatından kısa bir süre önce, 19 Rebîülâhir 1219 (28 Temmuz 1804) tarihinde Yenikapı Mevlevîhânesi’nde yapılmıştır.483

Şairlik ve mûsikişinaslık vasıflarının yanında; hattatlık yönü de bulunan Ali Nutkî Dede’nin 1203/1788’de ta‘lik hattı ile istinsah ettiği Neşâtî Dîvânı’ndan hareketle yazısının hayli güzel olduğu görülmektedir.484

Ali Nutkî Dede’nin günümüze bıraktığı en önemli eseri ise Yenikapı Mevlevîhâne-si’nin bir nevi günlüğü sayılabilecek olan ve bizim Defter-i Dervîşân-I olarak ad­landırıp neşrettiğimiz defterdir. Ali Nutkî Dede’nin vefatı üzerine yarım kalan bu eser, kardeşi Şeyh Abdülbâki Nâsır Dede tarafından tamamlanmış; hatta diğer şeyh efendilerin ilave ettikleri notlar ile bir ikinci defter daha oluşturulmuştur. Ali Nutkî Dede’nin başlattığı bu not tutma faaliyeti ile âdetâ zamanın Yenikapı Mevlevîhânesi ve çevresinde olup biten olaylara ışık tutulmuştur. Deftere âit bili­nen tek nüsha, müellifin kendi el yazısıyla ve ta‘lik hattıyla kaleme alınmış olup Süleymaniye Ktp. Nâfiz Paşa Bölümü’nde 1194 numara ile kayıtlıdır.485

Ali Nutkî Dede’nin Şeyhliği Döneminde Yenikapı Mevlevîhânesi’ne Gelen ve Hücrenişîn Olan Cânlar:486

Derviş Ömer, Karamanî,
Aladağlı Derviş Abdurrahman
Halepli Derviş Halil,
Derviş Hacı Ebûbekir, Kürt ,
Sağır Derviş Mehmed,
Derviş Na‘thân Mehmed,
Mûsikârî Derviş Mehmed,
Bî-zebân Derviş Hacı Mustafa, Konevî,
Derviş Abdullah, Konevî,
Koca Derviş Ömer, Neyzen,
Anafur Derviş Ömer,
Tonsuz Derviş Mehmed, Konevî,
Ayıntablı Derviş Ömer,
Arınbûd Derviş İslâm,
Dolabçı Derviş Mehmed,
Marâşî Derviş Mustafa,
Karahisarî Derviş Osman,
Derviş İbrahim, Karahisarî,
Marâşî Derviş Ali,
Küfegi Derviş Halil, Bursevî,
Tirevî Derviş Mehmed, İstanbulî,
Kavaklı Derviş İbrahim,
İlbasanlı Derviş İbrahim,
Konevî Derviş Ali,
Derviş Süleyman, Karahisarî,
Yarazâde Derviş Mustafa,
Karahisarî Derviş Halil,
Neyzenbaşı Derviş Hasan,
Sakızlı Derviş Osman,
Neyzen Derviş Mehmed Emin,
Dereli Derviş Hüseyin,
Derviş İslâm,
Bî-zebân Derviş Hacı Mustafa, Konevî,
Kesici Derviş Sâlih,
Derviş Abdurrahman, Büveydî,
Derviş Eyüp, Konevî,
Derviş Hasan, Mısrî,
Derviş Osman,
Yenişehirî Derviş Hacı Hüseyin,
İbrahim Edhem, Konevî,
Derviş Sâdık,
Derviş Abdurrahman, Büveydî,
Pîrli Derviş Mehmed, Konevî,
Koca Baba’nın Oğlu Derviş Osman,
Derviş Hulûsî İsmail,
Derviş Tâhir,
Derviş Ebûbekir, Kırımî,
Derviş Mustafa, Hüseyin Efendizâde,
Sûfî Derviş Mehmed, Akkirmânî,
Derviş Osman, Silistreli,
Derviş İbrahim, Gavsi Ahmed Efendizâde,
Derviş Ahmed, Berber,
Yekçeşm Derviş Ali, Konevî487

 

Ali Nutkî Dede’nin Şeyhliği Döneminde Yenikapı Mevlevîhânesi’nde Çille-güzîn Olan Cânlar:

Tıflî Derviş Mustafa, İstanbulî
Konevî Derviş Seyyidullah,
Derviş Abdullah,
Amasyalı Derviş Mustafa,
Kurrâzâde Derviş Ebûbekir, Konevî, Midilli Şeyhi,
Karahisarî Derviş Mustafa, çârûb-keş,
Sirozlu Derviş Ali,
Arınbûdî Derviş Ali,
Derviş Hasan, Filibe Şeyhi,
Derviş Osman, Kurrâzâde,
Konevî Seyyid Ahmed,
A‘rec Derviş,
Karahisarî Tiryâkî Derviş Ahmed,
Konevî Derviş Ahmed,
Karahisarî Derviş Osman,
Derviş Es‘ad Gâlib, İstanbulî,
Sirozlu Derviş Ali,
Mısrî Derviş Hasan ,
Kütâhiyyevî Derviş Hasan,
Kavukçu İstanbulî Derviş Mehmed,
Manastırlı Derviş Ömer,
Tavşanlılı Derviş Süleyman,
Âbidînzâde Derviş Hüseyin, Üsküdarî,
Derviş Reşid,
Çıkrıkçı Derviş Mehmed Emin, İstanbulî,
Hâfız Derviş İbrahim, Zileli,
İzmirli Hâfız Seyyid Mehmed,
Keşanlı Derviş Osman,
Derviş Ahmed, Edirnevî,
Derviş İbrahim Karahisarî-i dîger,
Derviş Hayrullah,
Derviş Abdülcelîl, İzmirî,
Derviş Hüseyin Niyâz, Konevî,
Çalıkuşu Derviş Mustafa,
Derviş Mücellid Mustafa, İstanbulî,
İzmirî Derviş Hüseyin,
Derviş Osman,
Derviş Mehmed Çelebi,
Pîrli Derviş Mehmed, Konevî,
Derviş Mehmed Dede, Tarîkatçı,
Derviş Ali, İskilibî,
Derviş Mehmed, Karahisarî,
Derviş Mehmed, Mihaliçî,
Derviş Hasan,
Derviş Hüseyin,
Derviş Osman,
Derviş Tâhir, İstanbulî,
Derviş Ebûbekir, Karamanî,
Derviş İbrahim, Konevî,
Derviş Mustafa, Kerestecizâde Nûri, İstanbulî ,
Konevî Seyyid İbrahim,
Derviş Lutfullah,
Malatî Derviş Ahmed,
Derviş Mehmed,
Kûçek Derviş Sâlih, Karahisarî,
Bî-zebân Derviş İsmail,
Hacı Abdurrahman, Şamî,
Yivsiz Derviş Mehmed, Karahisarî,
Derviş İbrahim, İstanbulî,
Berber Hacı Ahmed, İstanbulî,
Hammâmcızâde Derviş İsmail, İstanbulî,
Samakoğlu Ali,
Derviş Süleyman, İstanbulî,
Burnaz Beyzâde,
Derviş Süleyman, Tırnovalı,
Derviş Halil, Selânikî,
Derviş Mehmed, Selânikî,
Mutâf İbrahim, İstanbulî,
Kemânîzâde Derviş Ali,
Derviş Tâhir,
Derviş Yusuf,
Derviş Mehmed, İzmirî,
Selânikî Derviş Mehmed,
Seyyid Yahyâ, İstanbulî,
Derviş Mehmed, Selânikî,
Derviş Hasan, Edirnevî,
Çalıkuşu Derviş Mustafa,
Derviş Hasan, Edirnevî,
Derviş Hüseyin, Edirnevî,
Konevî Derviş Mustafa,
Konevî Hüseyin,
Derviş Halil, Üsküdarî,
Hüseyin, İstanbulî
Derviş Hüseyin,
Derviş İsmail,
Bursevî Seyyid Derviş Mehmed488

Ali Nutkî Dede’nin Şeyhliği Döneminde Ye-nikapı Mevlevîhânesi’nde Semâ-ı Şerîfi Meşk Edip Mukâbele-i Şerîfe Giren Cânlar:

Tıflî Derviş Mustafa, İstanbulî,
Abdülbâki Nâsır Dede,
Seyyid Abdurrahim Dede,
Seyyid Derviş Mehmed,
Kurrâzâde Derviş Ebûbekir, Konevî,
Konevî Derviş Abdullah,
Konevî Derviş Ahmed,
Sirozlu Derviş Ali,
Derviş Es‘ad Gâlib, İstanbulî,
Kûçek Derviş Es‘ad,
Mısrî Derviş Hasan,
Kûçek Derviş Tâhir, İstanbulî,
Kûçek Derviş Osman, Sakızlı,
Karahisarî Derviş Osman, Filibeli,
Kavafçı Derviş Mehmed, İstanbulî,
Kütâhiyyevî Derviş Hasan,
Derviş Süleyman, Tavşanlılı,
Manastırlı Derviş Ömer,
Çıkrıkçı Derviş Emin, İstanbulî,
Derviş Reşid,
Derviş Abdülcelîl, İzmirî,
Derviş Hüseyin Niyâz, Konevî,
Derviş Hayrullah, İstanbulî,
Mücellid Derviş Mustafa, İstanbulî,
Derviş Mehmed, Halebî,
Derviş Ali, İskilibî,
Derviş Seyyid Nûman, Konevî,
Derviş Osman, Malatî, Kürt,
Derviş Hüseyin,
Derviş Mehmed, Mihaliçî,
Seyyid İbrahim, Konevî,
Derviş Mustafa Kerestecizâde Nûri,
İstanbulî, Derviş Mehmed,
Derviş Sâlih Karahisarî ,
Dilsiz Derviş İsmail,
Derviş Abdurrahman,
Şamî, Derviş Mehmed Yivsiz,
Karahisarî, Derviş Seyyid İbrahim, İstanbulî,
Seyyid Mehmed Kudretullah Efendi,
Hacı Derviş Ahmed,
Derviş İsmail, Hammâmcı, İstanbulî,
Derviş Ali Kemânîzâde,
Mutâf Şehrî Derviş İbrahim489

Ali Nutkî Dede’nin Şeyhliği Döneminde Yenikapı Mevlevîhânesi’nde Matbah-ı Şerîfde Çillesin Tamam Edip Hücreye Çıkan Cânlar:

Edirneli Derviş Mustafa,
Derviş Hüseyin, İstanbulî,
Tıflî Derviş Mustafa, Edirneli,
Kurrâzâde Derviş Ebûbekir, Konevî,
Karahisarî Tiryâkî Derviş Ahmed,
Konevî Derviş Ahmed,
Karahisarî Derviş Osman, Filibeli,
Derviş Es‘ad Gâlib, İstanbulî,
Mısrî Derviş Hasan,
Kütâhiyyevî Derviş Hasan,
Derviş İbrahim, Zileli,
Derviş Mehmed, Tarîkatçı,
Karahisarî Derviş İbrahim,
Derviş Hüseyin Niyâz, Konevî,
Mücellid Derviş Mustafa,
Pîrli Derviş Mehmed, Konevî,
Derviş Mehmed,
Derviş Ali, İskilibî,
Derviş Osman, Malatî, Kürt,
Derviş Mehmed, Mihaliçî,
Hacı Derviş Mehmed, Halebî,
Nûri Derviş Mustafa, İstanbulî, Keresteci,
Derviş Mehmed, Akkirmânî,
Derviş Nûman, Konevî,
Derviş Sâlih, Karahisarî,
Bî-zebân Derviş İsmail,
Derviş Abdurrahman, Halebî,
Derviş Mehmed, Yivsiz,
Derviş İbrahim, İstanbulî,
Gavlî Efendizâde,
Hacı Ahmed, İstanbulî, Berber,
Derviş İsmail, Hammâmcızâde, İstanbulî,
Mutâf Derviş İbrahim,
Kemânîzâde Seyyid Derviş Mehmed Ali4120

Ali Nutkî Dede’nin Şeyhliği Döneminde Yenikapı Mevlevîhânesi’nde Hücreye Gelen Kûçekân:

Dörtparmak Ârif, İstanbulî,
Mustafa, İstanbulî,
Türkî Mehmed,
Edirneli Ahmed,
Sakızlı Osman,
Dîger Edirneli Ahmed,
Derviş Mehmed,
Mehmed Tâhir, İstanbulî,
Hâce Kadınzâde İbrahim,
Seyyid Nûman, Konevî,
Derviş Mehmed,
İbrahim Edhem, İstanbulî,
İbrahim, Kâtip, İstanbulî,
Şamî Derviş Mehmed, Kûçek491

Ali Nutkî Dede’nin Şeyhliği Döneminde Yenikapı Mevlevîhânesi’nde Onun Eliyle Arakıyye Giyen Muhibbân:

Hâfız Ahmed Paşa’nın dâmâdı,
Hasseki Mehmed Ağa,
Mehmed Nesibâ Efendi,
Beytülmâl Hacı Hâfız,
Said Bey, Nûman Paşazâde,
Mehmed Nûri, Kâtip,
Sultan Bâyezid-i Velî Vakfı kâtibi,
Nûri,
Ferhâd Ağa, Haseki,
Ali Vasfî, Kâtip,
Müezzinzâde Mehmed Efendi,
Ömer Efendi,
Mehmed Paşa,
Seyyid Mehmed Habîb Efendi,
Hayret Efendi,
Kâtip Kâmî Efendi,
Sırrî Ahmed Efendi,
Rûhî Mehmed Efendi,
Mehmed Said Ağa, Kahveci,
Mehmed Şerif Efendi,
Kadı Said Efendi,
Hânzâde Yunus Bey,
Hâlet Efendi
Mehmed Emin Efendi,
Mehmed Ârif Ağa,
Kemânî Azizî,
Benli Efendizâde İbrahim Enis Bey,
Çavuşzâde Seyyid Hasan Efendi, Kadı,
Mehmed Emin Ağa,
Abdurrahman Ağa,
Derviş Mahmud,
Kerestecizâde Mustafa Ağa Nûri,
Kalyon Çavuşu Mehmed Ağa,
Emin Ağa, Bedestânî,
Tabîbzâde Mustafa Reşid,
Süleyman Râşid,
Ömer Bey,
Tatarcıkzâde Osman Efendi,
Mehmed Sâdullah Efendi, Kâtip,
Feyzullah Ağa,
Mehmed Ali,
Şemseddin Mehmed,
Mehmed Hâkî,
Derviş Mustafa,
İzzet Mûsâ, ibn-i Mûsâ,
Çuhadâr Neş’et Efendi,
Mustafa Ağa,
Halim Ağa,
Şâir Neş’etî,
Mehmed Tâhir,
Mehmed Âsım,
Abdurrahman Bey,
Mehmed Ârif, Kâtip,
Aziz Mahmud,
Derviş Halim,
Çörekçizâde İsmail Efendi,
Benlizâde Efendi, Müderris,
Seyyid İbrahim Edhem, İstanbulî, Kâtip,
Ali Bey, Neyzen,
Ali Paşazâde’nin zâdesi,
Tâhir Çavuş,
İbrahim Efendi, Çavuş,
Mehmed Emin Ağa, Çavuş,
Karaman Paşa birâderi,
Edirneli Ahmed Ağa, Çuhadâr,
Râtib Efendizâde İskender Efendi,
Yunus Beyzâde Rukiye Hanım,
İbrahim Efendizâde Abdülkâdir,
Recâyî Efendizâde Bey,
Ahmed Efendi, Kâtip,
Necib Bey Efendi,
Necib Beyzâde,
Muhyiddin Efendi, Himmetzâde,
Yorgancızâde Sünbülî, Türbedâr-ı Sünbül Efendi,
Mehmed Hâşim Efendi,
Abdülhay Efendi,
Ahmed Sâdık Münîfîzâde,
Mesud Efendi, Nasûhîzâde,
Kürkzâde Hasan Efendi, Edirne Mollası,
Ser-etibbâ-yı Sultanî,
Mülâzım İbrahim Efendi,
Ahmed Ağa, Kemânî,
Derviş Nûri, Ârif Ağa,
Çuhadâr, Derviş Ağa
Seyyid Emin Münîfî,
Rûhî Efendizâde,
Dürrizâde Ârif Efendi’nin Torunu,
Dürrizâde’nin Hidâyet,
Mollazâde, Şerif Ağa,
Tabîbzâde Mustafa,
Başmakçızâde,
Nûri Efendizâdeler,
Melek Paşa’nın Torunu,
Çuhadâr Mehmed Ağa,
Derviş Ahmed, Kalyoncu,
Ali Bey, Mühürdâr,
İbrahim Hüsnü Bey, Birâderzâde-i
Yunus Paşa,
Abdullah Râşid,
Hafîd-i Tatarcık,
Seyyid Ahmed,
Hammâmcızâde Mehmed,
Pertev Efendi’nin birâderzâdesi,
Hâfız Mustafa Ağa, Çavuş, Yahyâ Ağa,
Muhassıl-ı Sakız, Kalyoncu Halil,
Rikâbdâr Es‘ad Ağa’nın oğlu,
Mehmed Atâullah,
Câvid, Ahmed Beyzâde,
Hacı Mehmed Ârif, Mücellid ve Kâğıtçı,
Arab Şamî,
İbrahim Beyzâde,
Zeliha Hanım,
Kalyoncu Nûri,
Cerrâhbaşızâde,
İbrahim Efendi, Dîvân Efendisi, Şamî,
Bülbül Hâfız Efendi,
Mehmed Ârif, Hasekizâde ,
Fâtıma Hanım,
Behrâmzâde, mâsum, kız
Etmekçizâde,
Ahmed Efendi ve Mehmed Efendi, birâderân,
Mehmed Efendi, Mehmed Ârif,
Saatçızâde Mehmed Emin, mâsum,
İbrahim, mâsumîn,
Derviş Nûr Mehmed Bey,
Giridlizâde, mâsum,
Galatalı Serrâc Osman,
Mehmed Şemseddin oğlu Fahreddin,
Yusuf Efendi,
Filibeli Seyyid Ömer Ağa,
Kahveci Yamağı,
Hammâmcı Ârif Ağa,
Nakkaşpaşa
Hammâmcısı Derviş Ârif 492

 


466  Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 185; Defter-i Dervîşân-I, vr. 24b; Hüseyin Vassâf, Ali Nutkî Dede’nin doğduğu yerle ilgili olarak herhâlde sehven, “Galata Mevlevîhânesi’nin bitişiğin­ deki evde…” şeklinde bir kayda yer vermiştir (bk. Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 206); Mehmed Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 12; Mehmed Ziyâ, a.g.e., s. 144; Reşad Ekrem Koçu, a.g.m., s. 679; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 32; Ekrem Işın, “Ali Nutkî Dede”, DBİA, İstanbul 1993, I, 194-195; Sezai Küçük, “Bütün Yönleriyle XIX. Yüzyıl­da Yenikapı Mevlevîhânesi”, X. Millî Mevlânâ Kongresi, 2-3 Mayıs 2002, Tebliğler-I, Selçuk Ü Yay., Konya 2002, s. 169; a.mlf., a.g.e., s. 110.

467 Sahîh Ahmed Dede ayrıca, Ali Nutkî Dede doğ­ duğunda babası Ebûbekir Dede’nin elli sekiz yaşında olduğunu kaydetmektedir (bk. Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 185); Esrar Dede, a.g.e., vr. 112a; Defter-i Dervîşân-I, vr. 91b; II, vr. 36a, vr. 39a vd.; Fatin Dâvud, a.g.e., s. 410-411; Ali Enver, a.g.e., s. 236; Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 174, 206; Mehmed Ziyâ, a.g.e., s. 144; Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 413; Reşad Ekrem Koçu, a.g.m., s. 679; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 32; Nuri Özcan, “Ali Nutkî Dede”, DİA, s. 423; Sezai Kü­çük, a.g.m., s. 168; a.mlf., a.g.e., s. 109.

468  Şerifzâde Mehmed Fâzıl Paşa, Şerhü’l-Evrâd el-Müsemma bi Hakâyık-ı Ezkâr-ı Mevlânâ, İs­tanbul 1283/1866, s. 444; Mehmed Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 12; Mehmed Ziyâ, a.g.e. s. 144; Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 413; Reşad Ek­rem Koçu, a.g.m., s. 679; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 32; Nuri Özcan, a.g.m., s. 423; Sezai Küçük, a.g.m., s. 169; a.mlf., a.g.e., s. 110.

469 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 186-187; Esrar Dede, a.g.e., vr. 112b; Defter-i Dervîşân-I, vr. 24b; Hü­seyin Ayvansarâyî, a.g.e., I, 230; Şerifzâde Mehmed Fâzıl Paşa, a.g.e., s. 443-444; M. Süreyyâ, Ali Nutkî Dede’nin şeyhliğe atanma tarihini 11120/1776 şeklinde bildirmektedir (bk. Mehmed Süreyyâ, a.g.e., III, 553); Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 206; Mehmed Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 12; Mehmed Ziyâ, a.g.e., s. 144; Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 413; Reşad Ekrem Koçu, a.g.m., s. 679; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 32; Sadun Ak-süt, a.g.e., s. 84; Sezai Küçük, a.g.m., s. 168-169; a.mlf., a.g.e., s. 110.

470  Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 187.

471  Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 187; “Zifâf-ı Derviş Seyyid Nûman bi-Afîfe Hanım…” (bk. Defter-i Dervîşân-I, vr. 17b); “… Koneviyyü’l-asl Derviş Nûman’a tezvîc edip…” (bk. Defter-i Dervîşân-II, vr. 68b).

472  “Velâdet-i Mehmed Sâlih, bu fakîrin hafîdidir. 15 yevmü’s-sebt, Şubat 16, sabah suları…” (bk. Defter-i Dervîşân-I, vr. 19a); “Birâderim Şeyh Seyyid Ali Dede Efendi merhûmun kerîmesi Afîfe Hanım’ın işbu bin iki yüz otuz üç sene­si mâh-ı Zilkâdenin gurresi, Çehârşenbe günü ba‘de’l-asr Fâtıma Zehrâ nâm bir kızı dünyâya gelmişdir” (bk. Defter-i Dervîşân-II, vr. 28b); Mustafa Erdoğan, a.g.m., s. 135.

473  “Vefât-ı Afîfe Hanım. …müteveffâ oldukda, türbe-i şerîfede hemşîresi Fâtıma Hanım’ın koy­nuna defn olunmuşdur, rahimehullahi aleyhi, fî 12 M sene 1243” (bk. Defter-i Dervîşân-II, vr. 68b); Abdülbâki Nâsır Dede, Dîvân-ı Nâsır, Süleymaniye Ktp., Nâfiz Paşa, nr. 941, vr. 39a.

474  Abdülbâki Nâsır Dede, a.g.e., vr. 35a; Şeyh Gâlib Dîvânı, s. 152-153; Mustafa Erdoğan, a.g.m., s. 136-137.

475  Mehmed Süreyyâ, a.g.e., III, 334, 553; Ekrem Işın, “Yenikapı Mevlevîhânesi”, s. 478; Sezai Küçük, a.g.e., s. 110.

476  Defter-i Dervîşân-I, vr. 24b, vr. 61b; Fatin Dâvud, a.g.e., s. 411; Hüseyin Ayvansarâyî, a.g.e., I, 230; Şerifzâde Mehmed Fâzıl Paşa, a.g.e., s. 444; Mehmed Süreyyâ, a.g.e., II, 189, III, 553; Meh-med Kemâleddin Dede, Ali Nutkî Dede’nin vefat tarihini 4 Cemâziyelâhir 1219 olarak bildirmek­tedir (bk. Mehmed Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 12, 16); Hüseyin Vassâf, herhâlde sehven, Ali Nutkî Dede’nin vefatı üzerine Şeyh Gâlib’in düşürdüğünü belirttiği “Hüzniyle Es‘ad dedim târîhini/Hû diyüp Mevlâ’ya döndü Şeyh Ali” mısralarını örnek vermiştir (bk. Hüseyin Vassaf, a.g.e., V, 206). Oysa kendisinin de eserin ilgili yerinde bildirdiği üzere (bk. Hüseyin Vassaf, a.g.e., V, 155), Şeyh Gâlib’in vefatı Ali Nutkî Dede’nin vefatından önce olduğundan, şairin bu mısraları Ali Nutkî Dede için kaleme almış ol­ması mümkün değildir (HN). M. Ziyâ, Ali Nutkî Dede’nin kırk üç yaşında vefat ettiğini ve türbe­de Sâfî Mûsâ Dede ile Abdurrahim Efendi’nin ayak ucuna defn edildiğini kaydetmektedir (bk. Mehmed Ziyâ, a.g.e., s. 146-147); Zâkir Şük­rü Efendi, a.g.e., s. 31; Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 413; Reşad Ekrem Koçu, a.g.m., s. 679; Yılmaz Öztuna ise Ali Nutkî Dede’nin meşîhat süresini yirmi dokuz, vefat ettiğindeki yaşını kırk iki olarak bildirmekte ve babasının yanına defn olunduğunu kaydetmektedir (bk. Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 32); Nuri Özcan, a.g.m., s. 423; Sadun Aksüt, a.g.e., s. 85; Sezai Küçük, a.g.m., s. 169, 171; a.mlf., a.g.e., s. 110-111.

477  Defter-i Dervîşân-I, vr. 15b; Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 206; Mehmed Ziyâ, a.g.e. s. 145; Sa­dettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 414-415; Nuri Özcan , a.g.m., s. 423; Sezai Küçük, a.g.m., s. 170; a.mlf., a.g.e., s. 112.

478  Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 414.

479  Sadettin Nüzhet Ergun, II, 414-415; Şeyh Gâlib Dîvânı, s. 155-156.

480  Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 1120; Esrar Dede, a.g.e., vr. 112b; Ali Enver, a.g.e., s. 236; Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 206; Şerifzâde Mehmed Fâzıl Paşa, a.g.e., s. 444; Mehmed Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 12; M. Ziyâ, Ali Nutkî Dede’nin kendi el yazısıyla tertip ettiği bir mecmuası olduğunu ve şiirlerini buraya topladığını nakletmekte; fakat bu mecmuanın nerede olduğuna dâir bilgi ver­memektedir. Şiirlerine örnek olarak verdiği ga­zelin bir kopyasının ise Esrar Dede’nin Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyyesi’nde Ali Nutkî Dede ile ilgili satırların hâmişinde kayıtlı olduğunu be­lirtmektedir (bk. Mehmed Ziyâ, a.g.e. s. 147); Sa­dettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 414; Reşad Ekrem Koçu, a.g.m., s. 679; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 32; Nuri Özcan, a.g.m., s. 423; Sezai Küçük, a.g.m., s. 169; a.mlf., a.g.e., s. 111.

481  Esrar Dede, a.g.e., vr. 112b-113a; Fatin Dâvud, a.g.e., s. 410; Şemseddin Sâmi, Kâmusu’l-A‘lâm, İstanbul 1306-1311,VI, 4584; Ali Enver, a.g.e., s. 236; “Nutkî Ali Dede”, TDEA, İstanbul 19120, VII, 89.

482  Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 206; Mehmed Ziyâ, a.g.e. s. 148.

483  Mehmed Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 12; Rauf Yektâ, Esâtîz-i Elhân, 3. cüz: Dede Efendi, İstan­bul 1340, s. 131; Rauf Yektâ vd., Türk Mûsikisi Klâsiklerinden Mevlevî Âyinleri, XIII, 637-648; Reşad Ekrem Koçu, a.g.m., s. 679; Yılmaz Öztu-na, a.g.e., I, 32; Nuri Özcan , a.g.m., s. 423-424; Ekrem Işın, a.g.m., s. 478; Sezai Küçük, a.g.e., s. 112.

484  Dîvân nüshası için bk. Neşâtî, Dîvân, Süleyma-niye Ktp., Nâfiz Paşa Yazmaları, nr.: 942; Meh-med Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 12; Sadettin Nüzhet Ergun, Neşâtî, İstanbul 1933, s. XLVII; a.mlf., Türk Mûsikisi Antolojisi, II, 414; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 32; Sezai Küçük, a.g.m., s. 171; a.mlf., a.g.e., s. 112.

 

485  Sadettin Nüzhet Ergun, a.g.e., II, 414; Yıl­maz Öztuna, a.g.e., I, 32; Nuri Özcan “Defter-i Dervîşân”, DİA, IX, 120-91; a.mlf., “Ali Nutkî Dede”, s. 423; Özellikle Mevlevîlik ve mûsiki tarihimiz bakımından hayli önemli olan bu def­terler hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Defter-i Dervîşân, a.e., Yenikapı Mevlevîhânesi Günlük­leri, haz. Bayram Ali Kaya-Sezai Küçük, İstan­
bul 2010, s. 21-35.

486  Gerek Ali Nutkî Dede, gerekse diğer şeyh efendi­ler zamanında dergâha gelip de çileye girmeleri, hücreye çıkmaları, semâ meşk etmeleri, arakıy-ye ve sikke giymeleri vs. şeklinde kendilerinden bahsedilen, isimleri burada olduğu gibi listeler hâlinde verilen şahısların, dergâha geliş vb. ta­rihleri ile diğer bazı ayrıntılı bilgileri için bk. Defter-i Dervîşân, a.e., Yenikapı Mevlevîhânesi Günlükleri, haz. Bayram Ali Kaya-Sezai Küçük, s. 43-449; Bu listelerde verilen şahıslardan bazı­ları, örneğin Şeyh Gâlib, çalışmamıza müstakil madde olarak eklenmiş ve hakkındaki ayrıntılı bilgiler ilgili maddede verilmiştir (HN).

487  Defter-i Dervîşân-I, vr. 1b.

488  Defter-i Dervîşân-I, vr. 4b-5a.

489  Defter-i Dervîşân-I, vr. 7b.

4120  Defter-i Dervîşân-I, vr. 10b.

491  Defter-i Dervîşân-I, vr. 14b.

492  Defter-i Dervîşân-I, vr. 15b-16a.

 

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.