DOST KAZANMAK

A+
A-

DOST KAZANMAK

Senelerce önceydi; “Dale Carnegie’nin; Dost Kazanmak ve İnsanları Etkileme Sanatı” isimli bir kitabını okumuştum. Kitapta anlatılanların aynısı Kur’an’ın dedikleri, sevgili peygamberimizin ilkeleriydi. Zaten; “kişisel gelişim” adı verilen uğraşın temelinde Kur’anî prensipler vardır. Merak edenler bu kitabı bulabilirler kitapçılardan.

Kur’an ile hemhal olan insanların dünyevi kaygıları olmaz. Kur’an’ı kendilerine hayat düsturu edinenler için dünya sadece insana hizmet için bir araç olur. Bu aracı yalnızca hizmete, veren el olmaya hasreder, dünyayı imara yöneltir, insanları sevmeyi ana ilke yapar.

İnsanlara hizmeti ibadet kabul eden peygamberimiz ve sahabiler, dünyanın dört bucağına, o zamanın araçlarıyla, bin bir sıkıntı ve eziyet çekerek girmişler. Asıl amaçları insan kazanmak olmuştur. O günden bugüne ve yarına bu insan kazanma şuuru dostluğa dönüşmüş ve adına “Ümmet” denmiştir.

Ümmeti, birçok insan yanlış anlıyor. Ümmet; Müslümanlığa bağlı olan, Hazreti Muhammet’in yolundan giden Müslümanların tümü. Bir peygambere inanıp onun yolunu seçen kimselerin tümü.

Ümmet “kendilerine peygamber gönderilmiş topluluk, kavim, her kabileden bir grup insan, her canlı cinsi, bütün iyilikleri şahsında toplamış kişi veya kendisine uyulan önder.”

Dost kazanmakla, Ümmet’in ne alakası var? Diyenleri duyar gibiyim. Peygamberler ve Hz. Peygamberimizin asıl görevi neydi? “Güzel ahlakı tamamlamak için değil mi? Kur’an’ı Kerim de bu hususta bize yol gösteren, kılavuzluk yapan ilkeler kitabı değil mi? Durum böyle olunca, Kur’an’ı ilke edeninlerin dost kazanması kadar güzel bir şey olabilir mi? Zira öyle demiyor mu kitabımız:

-“Ey Musa Firavun’a gidin ve tatlı söz söyleyin, belki kalbi yumuşar da imana gelir…”

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağırın…”

“Ey muhammed, eğer sen katı kalpli ve sert tabiatlı olsaydın etrafında kimse kalmazdı”.

“Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve yumuşak söz söyleyin”

Kavlün ma’rûf: Genel kabullere uygun olumlu, doğru ve gönül incitmekten uzak söz anlamınadır.

Kavlen leyyinâ: Zâlimlerin kalbini yumuşatmak için söylenen etkili, faydalı/ diplomatik söz ve üslûb dektir. Âyet tebliğde sert ve haşin hitapların, menfî bir tesir hâsıl edeceğini ifâde etmektedir. Bu yüzden tatlı dil ve güler yüzle, nefret ettirmeden, müjdeleyen ve muhabbeti artıran bir üslûb ile konuşmayı öğütlemektedir.

Mesele bu kadar açık ve net olmasına rağmen hala dost edinemiyorsak, insanlara karşı ön yargılı kalıyorsak, herkesi yargılayıcı ve karalayıcı pozistona giriyorsak, imanımızı gözden geçirmemiz grekier diye düşünüyorum.

  Gönül Hırsızı!

Geziyor durmadan dünya arsızı,
Umudu çalıyor gönül hırsızı,
İçimde bitmeyen ince bir sızı,
Umudu çalıyor gönül hırsızı!

Muhabbetler boşmuş bir hava imiş,
Yakarışlar heba berhava imiş,
Gülücükler sahte bîdeva imiş,
Umudu çalıyor gönül hırsızı!

Yalan dolanlarla hayat olur mu?
Arsız insanlarla huzur gelir mi?
Dünya kimselere baki kalır mı?
Umudu çalıyor gönül hırsızı!

Sapasağlam iman çelik irade,
Doğru sözlerdedir güzel ifade,
Hayatta kalanlar ahlaktır sade,
Umudu çalıyor gönül hırsızı!

Ne Güzel!

Hayatın anlamı, elifte gizli,
Elifçe hayatta, kalmak ne güzel,
Sözlerin sırları, arifte gizli,
Elifli hayatı, bulmak ne güzel!

Kula kul olmayıp, kıyamda ol hep,
Günaha dalmayıp, helalle dol hep,
Batılda kalmayıp, haklıyı bul hep,
Elifçe sedalar, salmak ne güzel!

Sözünün eri ol, bakma yalana,
Takdire boyun eğ, takma olana,
Gözlerin feri ol, gitme talana,
Elif gibi sevmek, gülmek ne güzel!

Kırıcı söz etme, kırılmayasın,
Gönül alıcı ol, darılmayasın,
“Kötü insan” diye, sorulmayasın,
Elifçe dostlara, gelmek ne güzel!

Adam kalmak gerek,  elif olarak,
Hakkı bulmak gerek, elif kalarak,
Cennete varılır, elif bularak,
Elifi okuyup, bilmek ne güzel!  (26 NİSAN 2023)