Kadı dedi “iflasını herkese açıkla, beyan eyle”
Müflis cevap verdi “zindandakiler şahit ya işte”
Kadı dedi: “onların hepsi itham edici
Hepsi de senin yaptığından şikâyetçi
Senden kurtulmak için bir ilaç peşindeler
Bu davada şahitlik etmekte şüphelidirler”
Zindanda olup bitenin hikâyesinden sonra bir mahkeme sahnesi kurulur ortaya. Hâkim davaya bakmaya başlar. Şahitleri ister. Kararı zindanda mahpusların rızkını hile ile elinden alan, onları aç bırakan adamın müflis olup olmadığına göre verecektir. Şikâyetçi olanlar mahpuslardır. Talepleri bu adamın zindandan çıkarılmasıdır. Kadı, şahit olarak mahpusların gösterilmesini kabul etmez. Çünkü mahpuslar müştekidir, şahitlikleri şüphelidir. Bir davada iddia sahibinin şahitliği kabul edilmez.
Mahkemede kim varsa hepsi birden
“Biz şahidiz” dediler “bu adam müflislerden”
Kime sorduysa kadı adamın hâlini
Herkes “müflistir” dediler kaybetti malını
Fakat şahit çoktur. Mahkemede kim varsa hepsi birden iddianın doğruluğuna şahittir. Evet demişlerdir, bu adam müflistir. Ve mahpusların rızıklarını ellerinden almaktadır. Suçlanan kişinin bu iddiaya itirazı yoktur. O da evet ben bir müflisim demektedir. Verdiğim zararı tazmin etme imkanından mahrumum. Herkes derdine yansın. Ödeyeceğime dair bir ümit beslemesinler. Çünkü zaten müflisim. İflas etmiş durumdayım, malım mülküm, param servetim yoktur.
Kadı “bunu teşhir etmek gerektir” dedi
İflas ettiğini bilmeli şehrin her zengini
Tellallar yüz yüze bağırsın etsin de nida
İflas davulu bütün şehre versin de seda
Hiç kimse bununla alışveriş etmesin
Hiç kimse bir zerre borç para vermesin
Bundan sonra dava açan olursa kabul etmem
Herkes bilsin bu adama bir daha zindan cezası vermem”
Durum açıklığa kavuşmuştur. İddialar doğrudur. Adam gerçekten elinde hiçbir şeyi olmayan bir müflistir. Bir kazanım elde etmesi de mümkün değildir. Kaldı ki durumunu herkesten daha çok kendisi bilmektedir. Yaptığı ne varsa sadece kötülük olsun diye yapmaktadır. Amacı kendisinin bir şey kazanması değil musallat olduğu insana zarar vermektir. Binlerce yıl sürecek bir kin ve intikam duygusuyla hareket etmektedir.
Bu adamın zindanda tutulması ile salıverilmesi arasında bir fark yoktur. Çünkü o her ortamda her durum ve şartta yaptığını yapmaya devam edecektir. Pişmanlık duymamaktadır. Kendisinin varlık sebebinin bu dengeyi kurmak olduğunun bilincindedir. Ne vazgeçmeye ne uslanmaya ne ceza ödemeye niyeti vardır. Çünkü müflistir. Çünkü kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştır.
Çözüm bu adamın durumunun ilan edilmesi, insanların karşı karşıya oldukları tehlikeden haberdar edilmesidir. Karar bu doğrultuda çıkar. Teşhir edilsin, şehirdeki herkes haberdar edilsin. Davullarla, tellallarla duyurulsun. Sakın duymayan, habersiz olan hiç kimse kalmasın. Kimse bununla alışverişe oturmasın. Borç para vermesin.
Kadı bu hükmünden sonra bir de uyarıda bulunur. Bu kadar teşhir ve ilandan sonra hâlâ bu müflisle ilişki kuran, zarara uğrayan çıkarsa karşıma gelmesin. Uyarılmasına rağmen aldanırsa suçlu kendisidir. Açılacak davayı da kabul etmeyeceğim.
Böylece onun sabit oldu iflası
Elinde yoktur ne malı ne de lirası
İnsanoğlu riyasız iflası sabit olunca
Hapsederler onu bu dünya zindanında
İblisin iflasını da bildirdi Huda
Kuranda beyan ile eyledi nida
Sahtekâr, hileci, müflis odur
Alışveriş yapma ortaklığından uzak dur
Herhangi bir yolla kaptırırsan eğer mal
Müflisten artık bir zerre bile alman muhal
Adamın iflas etmiş olduğu sabit oldu. Verdiği zararı ödemek imkanının olmadığı açıkça anlaşıldı. Artık insana düşen bu adama aldanmaması, tuzağına düşmemesi, birikimini kaptırmamasıdır. Uzak durmalı, alışverişe oturmamalı, o sahtekarın gösterdiği yola sapmamalı, kaptırdıklarını geri almasının hiçbir yolu olmadığını unutmamalı.
Çünkü o müflistir, müflis olduğu da her türlü imkanla duyurulmuş ilan edilmiştir. Artık bundan sonrası insanın bizzat kendisine düşmektedir.
*
http://ahenkdergisi.com/?p=2923