KARAHİSAR ÇELEBİLERİ – 6) Küçük Muhammed Çelebi

A+
A-

Betül SAYLAN*

SEFÎNE-İ NEFÎSE-İ MEVLEVİYÂN’DA BAHS OLUNAN DİĞER ÇELEBİLER

6) Küçük Muhammed Çelebi (d. 992 h./1584 m. – ö. 1045 h./1635-36 m.)

Şâh Mehmed Çelebi’nin oğlu 886 olan Küçük Muhammed Efendi, Sahîh Ahmed Dede’ye göre 992 h./1584 m. târihinde, Şâh Mehmed Çelebi 48 yaşındayken dünyâya gelmiştir. Doğumunun ardından, 2 sene sonra annesini kaybeden Küçük Muhammed Çelebi’yi, kendisinden 31 yaş büyük olan ablası Destînâ Hanım himâyesine almıştır. Boyunun kısalığından ve kendisinden önce Destînâ Hanım’ın postnişîn olmasından ötürü de müddet-i hayâtında “Küçük” lakabıyla anılmıştır. 887 Ayrıca, şeyhlik yaptığı dönemde, cemâatinin çokluğu, hayır-duâ ile anılan bir zât olması sebebiyle “Ebû’l-Meşâyıh ve’l-Hulefâ” olarak anıldığı rivâyet edilmektedir.888

Şâh Mehmed Çelebi’nin vefâtının ardından, babalarının vasiyetine binâen Şâh Mehmed Çelebi’nin ablası Destînâ Hanım posta oturmuş ve Sahîh Ahmed Dede’ye göre 9 sene şeyhlik vazîfesini ve vakıf mütevellîliğini yürütmüştür.889 Ablasının henüz hayâttayken postu kendisine terketmesi netîcesi, 48 yaşında posta geçen Küçük Muhammed Çelebi8120, şeyhlik  vazîfesini vefâtına  kadar (ö.   1045   h./1635-36   m.) 5  yıl  devam  ettirebilmiştir. 891 Küçük Muhammed Çelebi, 1045 h./1635-36 m. târihinde Karahisar’da, 53 yaşında vefat etmiştir.892 Vefâtından önce, Destînâ Hanım’ın kendisine makāmını terkettiği gibi, Küçük Muhammed Çelebi de makāmını, babası Mehmed Veled Çelebi’yi 1015 h./1606 m. senesinde kaybeden ve 7-8 yaşlarındayken yetim kalan, Küçük Muhammed Çelebi’nin terbiyesi altında yetişmiş yeğeni ve dâmâdı III. Muhammed Ârif Çelebi’ye terketmiştir.893

Küçük Muhammed Çelebi’nin kiminle evlendiği hakkında bir bilgiye sâhip değiliz, ancak 4 kızı olduğunu biliyoruz: Güneş, Kerîme, Rahîme ve Seher Hanımlar.894 Kızlarından biriyle, kendisinden sonra Karahisar Mevlevîhânesi şeyhi olan III. Muhammed Ârif Çelebi evlenmiştir ancak hangi kızıyla evlenmiş olduğu bilgisine ulaşamadık.

Küçük Muhammed Çelebi’nin şeyhliği döneminde, en dikkat çeken özelliği Mesnevî sohbetleri ve tevâzu sâhibi olması olmuştur. Öyle ki tevâzuundan, vefâtının ardından türbenin “peymânçe”sine 895   defnedilmeyi    vasiyet    etmiştir.    Vasiyetine    binâen    de    Dîvânî    Mehmed Çelebi’nin kabrinin arka kısmında “şerbethâne”896 olarak anılan kısma defnedilmiştir.897

XVI. ve XVII. Yüzyıllarda, Anadolu’da uzun süre devam eden “Celâlî İsyanları”nın898 Küçük Muhammed Çelebi’nin zamân-ı meşîhatine de tesâdüf ettiği kaynaklarda aktarılmaktadır. Kaynaklarda aktarılana göre; bu dönemde isyancılar tarafından Mevlevî mürîdleri bu isyanlara iştirak ettirilmek istenmiş ve ihtilâl yapma hevesindeki militarist bir grup, Mevlevî dervişlerin arasına karıştırılmaya çalışılmıştır.899 Sefîne’de; bu isyan sebebiyle Küçük Muhammed Çelebi’nin hicret niyetiyle istihâre buyurdukları ve âlem-i mânâdahicret talebi kabul görmediği ve makarr-ı saâdetlerindeikāmetemredildiği rivâyet edilmektedir.1200 Küçük Muhammed Çelebi’nin Celâlî İsyanları sebebiyle; “Biz Celâleddin topluluğundanız ve onlar da Celâlî zümresinden. Bizi yıkmak için eziyet etmeye cür’etleri olmadığından ‘Rahmetim gazâbımı geçti’ hükmü gerçek olmuştur. Lâkin bu kötü düşünceliler ve boş konuşanlar Celâlîler’in yok olmasından sonra artık Celâlîler’in sıkıntısına mübtelâ oldular ve rahat yüzü görmediler” sözleriyle iki grubu kıyaslayarak durumu değerlendirmiş ve Karahisar Mevlevîhânesi, isyancıların propagandalarının yoğun yaşandığı   dönemlerde,   Mevlevî   olsun   olmasın   herkesin   güvenle   sığınabilecekleri   bir   yer olmuştur.1201

Yine Küçük Muhammed Çelebi’nin zamân-ı meşîhatinde, dergâha hırsızlık yapmak maksadıyla gelen zâhirde hırsız aslında hakîkat arayıcısı olan bir kişi, dergâhda herhangi bir hırsızlık suçu işlemeden tevbe etmiş ve pişman olmuş. Bir hırsızın tevbe ederek dervişliğe soyunması, bâzı dervişlere ağır gelmiş. Ancak Küçük Muhammed Çelebi, hırsız olarak dergâha gelip tevbe eden, pişmân olan kişinin bâtınında gördüğüne binâen onu aşçıbaşına teslim ederek himâyesine almış ve muhtemel bir kargaşayı önlemiştir.1202 Buradaki en önemli unsurun, yukarıda da belirttiğimiz gibi, döneminde büyük ve birbirinden farklı insanlardan müteşekkil bir cemâate kucak açması ve “Ebû’l-Meşâyıh ve’l-Hulefâ” lakabıyla anılmış olması olduğu kanâatini taşımaktayız.

Küçük Muhammed Çelebi de Mevlânâ âilesi mensuplarının ve Mevlevîler’in birçoğu gibi hayâtı boyunca şiirler kaleme almıştır. Sefîne’de, Farsça olarak kaleme aldığı şiirlerinden örnekler bulunmaktadır.1203


886 Bâzı kaynaklar, Küçük Muhammed Çelebi ve ablası Destînâ Hanım’ı, amcaları, III. Muhammed Ârif Çelebi’nin babası Mehmed Veled Çelebi’nin (ö. 1015 h./1606 m.) evlâdlarıymış gibi göstermektedirler. Ancak, bizim kanâatimiz, Küçük Muhammed Çelebi ve Destînâ Hanım’ın babalarının Şâh Mehmed Çelebi olduğudur. Zîrâ, 1015 h./1606 m. târihinde, Mehmed Veled Çelebi’nin vefâtıyla, 8 yaşında yetim kalan III. Muhammed Ârif Çelebi’yi amcakızı Destînâ Hanım himâyesine alıp terbiye etmişlerdir. Daha sonra Küçük Muhammed Çelebi’den terbiye gören III. Muhammed Ârif Çelebi, Küçük Muhammed Çelebi’nin kızlarından biriyle evlenmiştir.

(bkz: Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 266, 268, 275, 286, 301; İhtifâlci Mehmed Ziyâ, Bursa’dan Konya’ya Seyâhat, s. 275)

887 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 246; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 275, 276

888 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 251

889 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 299

8120 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 299; Sahîh Ahmed Dede, Küçük Muhammed Çelebi’nin 48 yaşında posta geçtiğini rivâyet etmesine rağmen, Sefîne’de Küçük Muhammed Çelebi, posta oturduğunda “yaşının küçüklüğü” sebebiyle ihtilâf meydana geldiği (ancak Sefîne’de Küçük Muhammed Çelebi’nin kaç yaşında posta geçtiğine dâir bir bilgiye rastlamadık) ve üç ihvânın istihâre esnâsında “beyne’n-nevm ve’l-yakaza” Dîvânî Mehmed Çelebi’den Küçük Muhammed Çelebi’nin Destînâ Hanım’ın şeyhliği döneminde, Destînâ Hanım’ın tedrîsinde terbiye olduğu haber veriliyor.
(Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 246-247)

891 Bâzı kaynaklar, Destînâ Hanım’ın Karahisar Mevlevîhânesi’ndeki şeyhliğini kabul etmeyerek ve Destînâ Hanım’ın kardeşi adına 1040 h./1630 h. târihine değin vakıf mütevellîliği vazîfesini yürütmüş gibi kabul ederek, Küçük Muhammed Çelebi’nin şeyhlik süresini 31 sene göstermektedirler. Ancak gerek Sefîne’de Şâh Mehmed Çelebi’nin bu konudaki vasiyeti ve gerekse Sahîh Ahmed Dede’den edindiğimiz bilgiler Destînâ Hanım’ın bilfiil şeyhlik vazîfesini îfâ ettiği şeklindedir.

(Şâh Mehmed Çelebi’nin vasiyeti için bkz: Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 246; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 301; Küçük Muhammed Çelebi’nin şeyhlik süresini 31 sene olduğu yolundaki bilgi için bkz: İhtifâlci Mehmed Ziyâ,    Bursa’dan Konya’ya Seyâhat, s. 275)

892 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 301

893 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 250; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 287, 301

894 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 301

895 Peymânçe: Mevlevîhânelerde “ayakkabılık” olarak kullanılan bir yerdir. Kendisinden bir kusur sâdır olan, kabahat işleyen mürîd “peymânçe”de, sağ kulağı sol elinde, sol kulağı sağ elinde ve tek ayak üzerinde bir müddet bekletilirdi. Bu duruşu mürşid tarafından özrün kabûlüne kadar devam ederdi. Ve mürîd hatâsı affedilmeden yerine dönemezdi. (Arpaguş, a.g.e., s. 310, dpnt: 4)

Küçük Muhammed Çelebi de, tabîatında gālib olan tevâzudan ötürü, Mevlevîhânelerde, bir nevi “cezâ mekânı” olarak kullanılan “peymânçe”ye defnedilmeyi vasiyet etmiştir.

896 Şerbethâne: Karahisar Mevlevîhânesi’nin, güneydoğusundaki dikdörtgen, kapalı ve iki katlı binânın birinci katı “şerbethâne” ikinci katı ise “kadınlar mahfili” olarak anılmaktadır. Buradan Dîvânî Mehmed Çelebi’nin sandukasına bakan iki niyaz penceresi bulunmaktadır. (Eravcı, “Afyonkarahisar Mevlevîhânesi”, s. 227-228)

897 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c.I, s. 251; İhtifâlci Mehmed Ziyâ,    Bursa’dan Konya’ya Seyâhat, s. 275-276

898 Anadolu’yu siyâsî, iktisâdî ve kültürel anlamda sarsan, o dönemdeki birçok vakıf malının gaspedilmesine, birçok medresenin harap olmasına sebep olan Celâlî İsyanları hakkında geniş bilgi için: İlgürel, Müctebâ, “Celâlî İsyânları”, DİA, c. VII, s. 252-257

899 Başvurduğumuz bâzı kaynaklar, Afyonkarahisar Şer’iyye Sicili’ndeki (nr. 497/397; nr. 509/85; nr. 511/296) evraktan yola çıkarak, bu isyan hareketi sebebiyle Afyon’da özellikle 1585-1670 yılları arasında, medreselerin hedef alındığından, medreselerin mütevellîlerinin soyulduğundan, birçok medresenin harâb olduğundan bahsetmektedirler. ,

(ayrıntılı bilgi için bkz: İlgar, “Afyonkarahisar Mevlevîhânesi Postnişînleri ve Mevlevî Meşhurları”, s. 245, dpnt: 50)

1200 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 246

1201 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c.I, s. 250-251

1202 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c.I, s. 247

1203 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c.I, s. 247-251

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.