KORKMA AŞK VAR!

A+
A-

KORKMA AŞK VAR!

Yeniden merhaba.

Gece uzundur uykunla kısaltma onu, gündüz ışıktır, suçlarınla karartma onu”.1.

Ömür defterimde birikmiş, hesabı tutulmamış, doğrusu eğrisi karışmış, gerekli gereksiz ayrılmamış notlar çoğalmıştı. Onları bir düzene sokmak için kendimle kaldım uzunca bir süre.

Bunlarla uğraşırken biriken duygular da yeni bir kitap oldu.

Kitap yazılanları topladı. Uzunca bir süre anne karnında bekledi. Bir ebe bulundu. Doğdu sonra. İsmi en son konuldu. Korkma Ayrılıktan Aşk Var.

Doğumdan sonra çıplak mı kalsın? Ciltlendi kapak yapıldı. Sevesiniz onu diye de şimdi ellerinize verildi. Hem kendiniz okuyun hem de kulağına ezan okuyun sonra diye. Başka ellere de verin onlar da sevsin, hoş geldin desin diye.

Durduğu ve yaşadığı müddetçe kimin yanına uğrarsa ona faydalı olsun, hayırlı ve uzun ömürlü olsun. Dar zamanlarında özellikle insanların, yol göstersin, ışık olsun.

Dualar ettik ona. Dualar alsın diye. Dua dua açılsın sayfaları ve kalpten gelenler kalbinize ulaşsın diye.

Onun da bir yazgısı var. Ona özgü bir yolu, kaderi. O da kaderini yaşayacak. Hepimiz gibi.

Ayrı kaldım ya hepinizden, ben de oturup ayrılıkla nasıl baş edilir onun kitabını yazıp geldim işte.

Okuyun isterim. Okunsun isterim. Dua almaktır niyazım.

Okuyucularım uzunca bir süredir Mesnevi okuduğumuz ve bununla ilgili gurup çalışmaları yaptığımızdan zaten haberdarlar. Mesnevi ‘yi güncellemeye çalışmak bir bakıma yaptığımız.

Bu kitapta da yine benzer olarak kılavuzumuz Hz Mevlana oldu. Önümüze düştü. Yol gösterdi. Ben de sizleri de alarak yanıma peşine düştüm. Kendi yolumu ve yolculuğumu O’nun yoluna kattım.

Yıllar sonra bir çay ocağında çocukluk arkadaşım Ali ile karşılaştım. Küçüklük mahallemizdeki bilge kocayı yani Hace’yi en iyi o tanırdı. Anlatır mısın dedim Hace’yi ve Hace’nin hikayesini ,yazayım ben de. Olur dedi Ali ve günlerce o çay ocağında oturup konuştuk. Konuşmalarımıza Usta da tanıklık etti, bazen de o bir şeyler söyledi. Hace’nin çocukluğuna uzandık. Kendi çocukluğumuzu yad ettik. Hace’nin babasını kaybetmesinin ardından Yakup’la karşılaşması, Yakup’un onu iyileştirmesi, hepsini uzun uzun konuştuk. Ali’nin bu arada yaşadıkları, benim başıma gelenler, konuştuklarımızı değerlendirişim Araf’ta. Hepsi bir araya geldi ve kitapta yerini buldu.

Yakup medresesinde hikayeler anlattı Hace’ye. Gülce (Hace’nin annesi) de nasipdar oldu bunlardan. Hâce önce inkar etti. Öfkelendi. Gözyaşları döktü. Boynunu büktü sonra ve kabullendi. Kabullendikten sonra da Hace oldu. Başkalarına ışık tuttu. Sarı leblebiler verdi çocuklara tıpkı Yakup gibi.

Doğarken bir yerlerden kopup geldik ve ayrıla ayrıla asıl ayrılığa hazırlanıyoruz. Korku yersiz zira Allah var. En merhametli. Bunu birbirimize hatırlatmak da bizim vazifemiz.

Nasipse bu köşeden yine seslenmek sizlere niyazım, bundan sonra da.

Cuma bayram, Cuma umut, Cuma bağış.

Cuma ahir ve akıbet hayrolsun.