7) Pîrî Paşa

A+
A-

Betül SAYLAN*

DEVLET VAZÎFESİNDE BULUNMUŞ HIZIR ÇELEBİ VE İLYAS ÇELEBİ ÂİLELERİ MENSUPLARI

7) Pîrî Paşa (ö. 938 h./1532 m.)

Büyük bir ihtimâlle Pîrî Mehmed Paşa olan “Pîrî Paşa” hakkında Sefîne’den gayrı kaynaklarda Hz. Mevlânâ âilesinden olduğuna dâir bir bilgi bulunmamaktadır. Pîrî Paşa’nınKonya/Aksaray’lı olduğu ve Hz. Ebûbekir neslinden olduğunu belirtilir. Ancak, mevlevîlik kaynaklarında Hz. Mevlânâ’nın soyu, Hz. Ebûbekir’e dayandırılmaktadır.11120 Bu vesîleyle, Pîrî Paşa’nın, hem Hz. Ebûbekir, hem de Hz. Mevlânâ soyundan olması mümkün görünmektedir.

Aksaray Zinciriye Medresesi müderrislerinden meşhur Cemâleddin Aksarâyî’nin torunlarından olup babası ulemâdan Mehmed Celâleddin b. Ahmed Çelebi’dir. Anne tarafından soyu Larende’de medfûn Mevlânâ Hamzadüddin’dir. Mahkeme-i şer’iye kâtibibaşkatipliğe   yükselmiş; II. Bâyezid’in tahta   çıkması ile İstanbul’a gelmiştir. Sırasıyla Sofya, Silivri, Serez ve Galata kadılık görevlerinde bulunmuştur. Sonra İstanbul Fâtih Sultan Mehmed İmâreti mütevellisi olmuştur. 913 h./1508 m.’de Anadolu defterdarı olmuştur.Pirî Mehmed Çelebi, başdefterdarlık vazîfesiyle 1514 Çaldıran Seferi’ne iştirâk etmiş ve bu savaştaki iâşe ve menzil meselelerindeki kābiliyetiyle Yavuz Sultan Selim’in takdîrini kazanmıştır. Hayatı boyunca anlaşılır, yumuşak bir dille şiirler kaleme aldığı belirtilen Pîrî Paşa’nın, Tezkire-i Sehî de şu şiire yer verilmiştir:1191

Şeb-i zülfünde kalanlar zulumât ile yürür
Erişen lebleri âbına hayât ile yürür

Zâhidî hasretimi şöyle zaîf eyledi kim
Elde tesbîh ve asâsı salavât ile yürür

Hüsn-i ser-nâmesine kaşları olalı nişân
Hükm eder âşıkına sanki berâtiyle yürür

Sefîne’de ise, Yavuz Sultan Selim’in askerlerinin arasında bulunduğu ve Çaldıran Zaferi’ne iştirâk ettiği rivâyet edilmektedir. Bu savaşta büyük kahramanlıklar gösterdiği ve bu muvaffakiyetinin de Dîvânî Mehmed Çelebi’nin Pîrî Paşa’nın yanında peydâ olarak, düşman askerinin hîlelerini ayân etmesi ve mânevî yardımda bulunması sâyesinde gerçekleştiği de nakledilmektedir.1192

Sefîne’de, Pîrî Paşa’nın devlet vazîfesinde bulunmadığı zamânlarda, derviş kisvesiyle bulunmasının pâdişahın dikkatini celbettiği ve bunun sebebini suâl ettiği rivâyet edilir. Pîrî Paşa’nın ise, pâdişâha من تشبه بقوم فهو منهم [Kim bir kavme benzerse onlardandır1193 ] gereğince; “Kulun adı Pîrî’dir. Yani Hazret-i Pîr’e nisbetimiz var. Lâkin fakirin mensubluğu iki çeşittir: Biri neseb, diğeri de edebdendir. O halde Pîr’in mensûbu müridden başkası olmaz ve mürîdin de ondan başka bir murâdı olmaz” buyurmuştur.

Pîrî Paşa, âl-i Mevlânâ’dan olup, devlette makam sâhibi olan akrabâları gibi aslâ dünyâ saltanatına teveccüh etmeyerek, devlet vazîfesindeyken edindiği muazzam serveti, hayır-hasenât yolunda sarf etmiştir. Bunlar arasında, Konya’da ceddi Hz. Mevlânâ’nın dergâhı civârında inşâ ettirdiği câmi, imâret ve hankāh da sayılabilir. Sefîne, Pîrî Paşa’nın vefâtından sonra, المرء مع من احب [Kişi sevdiği il e beraberdir1194 ] gereğince, Hz. Mevlânâ’ya komşu olmak maksadıyla buraya defnolunduğunu naklediyorsa da, Pîrî Mehmed Paşa 938 h./1532 m. târihinde Edirne’de vefat ederek, Silivri’de yaptırmış olduğu câmiin yanına defnedilmiştir.1195


11120 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 58

1191 Edirneli Sehî, Tezkire-i Sehî, s. 24-25

1192 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 120-121

1193 Ebû Dâvûd, Libâs, 5; Mu’cemu’l-Evsat, III, s. 179

1194 Buhârî, Alâmetü Hubbu lillâh, 96; Müslim, el-Mer’ü mea men-Ehabbe, 6888

1195 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 121

ETİKETLER: