[DEM-İ MEVLEVÎ]
[DEM-İ MEVLEVÎ]
Ger ez-nâm u harf hâhî bigüzerî
Pâkî kôn hôd ra-hôd hîn yekserî
Dilersen harften ve isimden geçeyim tamam
Kendini kendinden temizle hemen tastamam
Eğer harften ve isimden geçmek istersen; âgâh ol, kendini tamâmiyle kendinden pak et!
Eğer sûretten ibaret olan harften ve isimden geçmek istersen, vücûd-ı ha kîkîye âgâh ol; kendini sûretten ibaret olan kendi varlığından tamâmiyle pâk et ve varlığı tamâmiyle Hakk’a bırak
Zira “Tevhîd, izâfâtın ıskâtıdır” buyrulmuştur yani kendi izafe edilen bütün bağların çözülmesidir. Sıfatı, fiillerle ve zâtı, türlü renklerle çerçeve içine alıp bağlamamaktır.
Hîş-râ sâfî kon ez-evsâf-ı hôd
Tâ bi-bînî zât-ı pâk-i sâf-i hôd
Kendini kendi sıfatlarından eyle sâfî
Ta görüle sana kendi-ne zât-ı pâkî
Kendini kendi evsâfından safî yap; tâ ki kendinin sâf olan zât-ı paki- ni göresin.
Ey sâlik, sen hüviyyet-i ilâhiyye-de-n-sin; binâenaleyh senin hakikatin “Hû” dur.
Eğer sen kendini, kişisel sıfatlardan temizleyip sâf edersen, kendinin pâk olan zâtını görürsün ve o vakit senin senliğinin mevhûm, sanal olduğunu ve vücûd ancak Zât-ı Hakk’ın vücûdu bulunduğunu bizzat kendinden anlarsın.
Bi-bînî ender-dil ulûm-ı enbiyâ
Bî-kitâb u bî-muîd u ustâ
Meslek-i rüsûl’u okursun doğrudan kalbinde
Kitap, öğretmen ve ustası olmadan hem de
Gönülde kitapsız ve muîdsiz ve muallimsiz enbiyanın ilimlerini görürsün. Yanî, kitâb okumaya ve bir muîdin ve muallimin takrîrine hâcet olmaksızın senin kalbine asl-ı hakikatten, enbiya’ya (aleyhimü’s-selâm) vârid olan ilimlerin, aynı kaynaktan akıp durduğunu görürsün.
Meşreb-i âb-ı hayâtın damarı gürdür elhamdülillah…