ŞÜKÜR ŞİİRLERİ

A+
A-

Şiir ve Din: 12

ŞÜKÜR ŞİİRLERİ

Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Hamd ü sena” şiiriyle başlayalım. “Hamd”, Allah’a şükretmek, “senâ”, O’nu övmek demektir. Allah’ın övülmeye ihtiyacı yoktur. Ama bu tür övgüler bizim O’na yaklaşmamızı ve O’nu yüceltmeyi sağlar.

Şiir şöyle başlıyor:

Ne var ki mevcûd ise âlemde, güzel, doğru, iyi;
Arayan fikri, bulan rûhu, seven sevgiliyi
Bize bahşetmiş olan Hazret-i Rahmân´a şükür.

Evet, her şeyi bize veren Hak Taalâ’dır. Her yerde Allah’ın nimetlerini görüyoruz. Her lokmada O’nun ikramlarını tadıyor, her nefeste O’nun bize bağışladığı hayatı soluyoruz. Biliyoruz ki bütün bunlar bizim içindir. Bu gerçek İbrahim suresi 34. ayette şöyle anlatılır: “İstediğiniz her şeyi size vermiştir. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız.”

Şükür duygusu kişiyi yüceltir. Şükrün özünde Allah inancı yatar. O Allah ki bizi var etmiş, bizi üstün kılmış, bize sayamayacağımız kadar nimet vermiştir. Şükür bütün bunları hatırlamak, bu vesileyle Allah’ı anmak, O’na minnet duymaktır.

O büyük Rabb´e şükürler ki, ayak bastığımız
Yeri halketti barınsın diyerek varlığımız;
Ve yer üstünde hayâlin cereyânınca uzun,

O büyük Rab ki, ışıklar yakıyor göklerde,
Lûtfunun feyzini, görsün diye insan yerde;
En büyük nîmete hamd, en küçük ihsâna şükür.

Bir an için duralım ve son birkaç saatimizi düşünelim. Bu süre içinde üzerimize yağan nimetleri şöyle bir hatırlayalım. O nimetlerden her birinin nerelerden gelip bizi bulduğunu, az sonra soframıza geleceğini düşünelim.

O büyük Rab ki, ufuklar boyu nîmetlerini,
Hüsn ü an, reng ü füsun, aşk ü cünûn mahşerini
Gayrı kâfi görerek sevdiği biz kullarına
Şimdiden vâdediyor başka bir âlem yarına;
Mâ-i Tesnîm´e şükür, Ravza-i Rıdvân´a şükür.

Şüphesiz her nimetin, bir şükrü ve beraberinde getirdiği sorumluluklar vardır. Şükretmek sâdece dille “Ya Rabbi şükür” demek değildir. Şükür, her nimeti, Allah’ın râzı olacağı şekilde değerlendirmektir. Aldığımız her nefesin, hayatımızın, gençliğimizin, zenginliğimizin, ilmimizin kendine has bir şükrü vardır. Sözgelimi, zekât ve sadaka vermek, kazandığımız helâl servetin şükrüdür. Sâhip olduğumuz gençlik enerjisini, hak, hakikat ve insanlığa hizmet uğrunda harcamak, gençliğin şükrüdür . Faruk Nafiz şöyle tamamlar:

O ki, sedâsına yandıkça bütün mahlûkat,
Arş-ı Alâ´da Ezel kasrına çıkmış yedi kat,
Geriyor hüsn-i ilâhîsine atlas perde…
En güzel vuslatı tattırmak için mahşerde
Bize, gündüz gece, zehrettiği hicrâna şükür.

Şükür, nimetlerin artmasına, isyan ve nankörlük ise, bu nimetlerin yok olmasına sebep olur. Nimetlerin artışı veya yok oluşu bir anlamda bizim tutum ve davranışlarımıza bağlıdır. Bakınız, İbrahim suresi 7. ayette ne buyrulur: “…Andolsun şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azâbım çok şiddetlidir.”

Peygamberimizin şu duası ne hoştur: “Allahım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana lâyık ibâdet etmek için bana yardım eyle!”

Nurullah Genç Peygamberimizin bu duâsının mazhariyetine ermişlerden görünüyor. Bakınız, kısacık şiirinde hangi nimetlerin idrâkini konu edinmiş:

ÇOK ŞÜKÜR

Bir insan daha var, çok şükür, evde;
Nefes var,
Ayak sesi var;
Çok şükür, çok şükür.

Şükür duygusu insana mutluluk ve huzur verir. Yaşadığının, nefes alıp verdiğinin, çevrenin, kuşların ağaçların farkında olmak ne hoştur. Hele bunlara bir de ibret gözüyle bakabilirsek!. Dünyayı kendimize zindan etmek de, huzurla doldurmak da bizim elimizdedir. Şükür duygusu, bize huzûrun kapılarını açabilir. Ziya Osman Saba bu mutluluğu yakalayanlardandır. Onun “İyilik” adlı şiiri şöyledir:

Sabah… Ah şükrederek çıkmak geceden.
Ayak bastığım kıyı, yeniden doğuş.
Sabah, beliren evim, bahçeler ve sen,
Henüz uyuyan dallar, havalanan kuş.

Bu sabah bilmiyorum bu kırlar nere?
Çamlardan çimenlere dökülen sükûn.
Geçen ömrümü bana söyleyen dere,
Sessizce yaşamayı öğreten koyun.

Bir yol başlıyor gibi, ümitli, rahat.
Tanrım! bu sabah içim senin eserin:
İyilik, teselliler, merhamet, şefkat…
İçimde bir sabahın, o kadar serin.

Bu sabah gözlerimle okşadıklarım,
Her şey, bütün tabiat, ağaçlar, dere,
Ey bütün sevdiklerim ve sen ey Tanrım!
Titrek elleri öpmek, kapanmak yerlere..

Bekir Sıtkı Erdoğan da HAK TaâLâ’nın dağına taşına şükredenlerdendir. Dostlar Başına”da şöyle seslenir:

Tanrı’nın hikmeti yüce

Akıl sı ermez işine

İkiz veriyor verince

Birisi dostlar başına

Dilerse, boy boy sıralar

Ermeden birer yaşına…

İnce fikir akla zarar,

İrisi dostlar başına

Beş… altı… Köroğlu… Ayvaz

Manga demek var ya şuna

Bizim koğuş fazla almaz

Gerisi dostlar başına

Şikâyetim yok Tanrı’dan

Şükür dağına taşına

Yarım ekmek bize düşer

Yarısı dostlar başına

Bakarsınız kızlar büyür

Dertler erir göz yaşına

Eve misafirler gelir

Darısı dostlar başına

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR