Derviş Hasan Hüsâmeddin Dede – Bestekâr, Şair

A+
A-

Derviş Hasan Hüsâmeddin Dede (ö. 1332/1914)

(Bestekâr, Şair)

TEKKE KAPISI – BAYRAM ALİ KAYA

Ünlü Mesnevîhân Hoca Hasan Hüsâmeddin Efendi (ö. 1280/1864) bendegâ-nından ve Merkez Efendi Mahallesi eşrâfından Derviş Efendi adlı bir zâtın oğlu olan Derviş Hasan Hüsâmeddin Dede, 1264/1847-1848 yılında İstanbul’da doğmuştur. Yenikapı Mevlevîhânesi’nin son postnişîni Abdülbâki Bay-kara Dede’nin bildirdiğine göre ismi, babasının Hoca Hasan Hüsâmeddin Efendi’ye olan sevgisi nedeniyle Hasan Hüsâmeddin şeklinde konulmuş­tur. Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhlerinden Osman Selâhaddin Dede’ye in­tisap ederek Mevlevîliğe girmiş ve bu dergâhta yetişmiştir. Derviş Hasan Hüsâmeddin Dede, bilâhare Yenikapı Mevlevîhânesi’nde “müdîr-i umûr” sıfatıyla dergâhın idarî işlerini yürütmüş, yine Abdülbâki Baykara Dede’nin kaydettiğine göre dergâhta altı yıldan fazla hizmette bulunmuştur.1002

Abdülbâki Baykara Dede’nin kendisinden “Ârif, âşık, zarîf, hoş-gû, hoş soh­bet, edîb bir derviş-i dil-rîş idi, meşkle ülfeti var idi” şeklinde bahsettiği; İbnülemin’in, “Nekre-gû, mîr-i kelâm, hoş-hû, şiir ve mûsikiden behre-dâr” ve Yılmaz Öztuna’nın, “Güzel konuşan ve güzel keman çalan bir zât” olarak tanıttığı; S. Nüzhet Ergun’un ise ismini “Bestekâr Hüsâm Dede” şeklinde ve “kudümzenbaşıya peyrevlik eden âyinhânlar” arasında kaydettiği Hasan Hüsâmeddin Dede, bir dîvân oluşturacak miktarda şiir kaleme almış ve bun­larda “Fehmî” mahlasını kullanmış; ancak mürettep dîvânı basılmamıştır. Hatta yine İbnülemin’in bildirdiğine göre dîvânın bir akrabasının elinde kaybolduğu da rivâyet edilmektedir. Mûsikişinaslık yönünün de bulunduğu bilinen ve “Müstear” makamında bir âyin besteleyen, ki Yılmaz Öztuna’nın belirttiğine göre bu âyin de kaybolmuştur, ayrıca mâhirâne keman çaldı­ğı söylenen Derviş Hasan Hüsâmeddin Dede, Defter-i Dervîşân’daki kayda göre, 6 Zilhicce 1332 (26 Ekim 1914) tarihinde İstanbul’da, kendisinin de türbedârı olduğu ve Sultan Mehmed Reşad tarafından inşâ edilen türbede bulunduğu sırada vefat etmiştir. Cenazesi, ertesi Salı günü önce Bahâriye Mevlevîhânesi’ne götürülerek gasl edilmiş, Eyüp Sultan Câmii’nde kılı­nan cenâze namazının ardından ise Yenikapı Mevlevîhânesi’ne getirilerek dergâhın ilk şeyhi Kemâl Ahmed Dede’nin huzûrunda tezkiye edilmiş, ar­dından da Merkez Efendi Câmii hazîresinde bulunan âile kabristanına defn olunmuştur.1003

Şiirlerinden Örnekler

Kıt‘a

Aç sîneni ey mihr-i vefâ nûr görünsün
Çâk eyle girîbânını billûr görünsün
Kaldır yüzünü hâlime bak merhamet eyle
Âhû gibi ol dîde-i mahmûr görünsün1004

Bir Şarkısından

Meftûn edeli Hak beni hüsnündeki âna
Atf-ı nazar etmem çemenistân-ı zamâna
Cevri feleğin kaddimi döndürdü kemâna
Hûn-ı ciğerim başladı gözden cereyâna 1005


1002  Defter-i Dervîşân-II, vr. 81b; İbnülemin ve Y. Öztuna, doğum tarihini 1265 olarak vermek­tedirler (bk. İbnülemin Mahmud Kemâl İnal, a.g.e., I, 384; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 217); Mehmed Zeki Pakalın, a.g.e., VI, 68.

1003  Defter-i Dervîşân’da vefat tarihi, “6 Zilhicce 1322” şeklinde; dolayısıyla da yıl, 1332 yeri­ne sehven 1322 olarak verilmiştir (bk. Defter-i Dervîşân-II, vr. 81b). Oysa “13 Teşrîn-i evvel sene 1330 Pazartesi” şeklinde verilen rûmî ta­rihin hicrî karşılığının da gösterdiği üzere ilgili tarih, 6 Zilhicce 1332 (26 Ekim 1914) olmalıdır (HN); İbnülemin Mahmud Kemâl İnal, a.g.e., I, 384; Sadettin Nüzhet Ergun, Türk Mûsikisi Antolojisi, II, 497; Yılmaz Öztuna, a.g.e., I, 217. TDEA’daki maddede ise ölüm tarihi 1912 ola­rak verilmektedir (bk. “Fehmi Hüsâm Dede”, TDEA, İstanbul 1979, III, 177).

1004  İbnülemin Mahmud Kemâl İnal, a.g.e., I, 384; Mehmed Zeki Pakalın, a.g.e., VI, 68.

1005  İbnülemin Mahmud Kemâl İnal, a.g.e., I, 384; Mehmed Zeki Pakalın, a.g.e., VI, 68.

 

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.