739’uncu Şeb-i Arus’un Ardından

A+
A-

Hz. Mevlana’nın 739’inci Vuslat Yıldönümü Uluslar arası Anma Etkinlikleri Şeb-i Arus ile sona erdi.

Mevlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen Programa Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tacik Bakanlar Hamrokhom Zarifi, Rustam Mengliev, Kasim Kasimov, Gul Sherali, Mirzoshokhrukh Asrori, Kosova Dışişleri Bakanı Enver Hoxhaj, AK Parti Konya milletvekilleri, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ÖSYM Başkanı Ali Demir, Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Garnizon Komutanı Tümgeneral Yılmaz Özkaya, yerli ve yabancı çok sayıda konuk katıldı.

Törende Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in telgrafları okundu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yine törenlere katılmayarak vuslat mesajı yayınladı. Mevlana’nın yolunun barış, sevgi ve kardeşlik yolu olduğunu belirterek, “O, dünyamızda baş gösteren ve temelinde hoşgörüsüzlük yatan sorunların çözümünü yüzyıllar öncesinden işaret etmiştir. Bu nedenle şiddetten arındırılmış, barış dolu bir dünyanın kapılarını açmak için Mevlana’nın 13. asırdan günümüzü aydınlatan fikirlerinin bir şemsiye gibi tüm insanlığı kuşatacağına inanıyorum” dedi.

Şeb-i Arus etkinliklerin de bu yıl bir ilke imza atılarak protokol konuşmalarına yer verilmedi. Sadece Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, selamla konuşması yaptı. Başkan Akyürek, konuşmasında barış, kardeşlik ve hoşgörü vurgusu yaptı.

Akyürek, Mevlana’nın 739. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Etkinlikleri kapsamında Mevlana Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Şeb-i Arus töreni açılış konuşmasına, Mevlana’nın “gel” çağrısına icabet edip, şehre gelen tüm misafirlere teşekkür ederek başladı.

Bugün herkesin bir gönül erini anmak ve anlamak için gönüller başkenti Konya’da olduğunu ifade eden Akyürek, şunları kaydetti:

“Batıdan haçlı, doğudan Moğol saldırılarının gerçekleştiği o yıkım dönemlerinde Hz. Mevlana Konya’da bir diriliş ve direniş eri olarak ayaktaydı. Hz. Mevlana kanla, kılıçla, ölümle yok edilen insan ve insanlığı hak, adalet, merhamet ve aşk için yeniden büyük gerçeğe çağırdı ve bunu Kur’an-ı Kerim’in kendine mahsus bir tefsiri olan Mesnevi ile yaptı. Sokaktaki adamı etkiliyordu, sarayda oturana da serçeye de bir şey diyordu, Anka kuşuna da… Dilenci de nasipleniyordu onun sözlerinden padişah da. Karıncayı da ihmal etmiyordu, Süleyman’ı da. Ayet ve hadislere atıfta bulunurken tüm bilimleri, edebiyat ve hikmetin geniş kanatlarıyla buluşturup dinleyenleri hakikat okyanusuna daldırıyordu. İçine kapanıp derinleştiği de oluyordu, cezbeye kapılıp sema ettiği de. Kanlı gözyaşları döktüğü de oluyordu, şeker gibi sözlerle mest ettiği de. Kalbindeki kandili tutuşturan Şems’i arayan da oydu, bulan da, kaybeden de. Ama her sözünü eninde sonunda o büyük hakikate bağlardı. ‘Allah’ derdi, ‘Kur’an’ derdi, ‘Efendimiz’ derdi. ‘Ben sağ olduğum müddetçe Kur’an’ın kölesiyim, Muhammed muhtarın yolunun tozuyum. Benim sözümden bundan başkasını kim naklederse ben ondan da bizarım o sözlerden de bizarım’ diyen oydu.”

-“Gel diyen sesin misafirleriyiz”-

Bugün, bütün dünyayı 12 defa yok edecek kadar silah stokunun bulunduğu bir dünyada yaşadıklarını anlatan Akyürek, yalnızca geçtiğimiz yüzyıldaki iki dünya savaşında insanlığın bütün savaş tarihindeki ölümlerden daha fazlasının gerçekleştiğini söyledi.

Akyürek, bir yanda açlıktan bir yanda obeziteden ölen insanların uçurumunun hiç bu kadar derinleşmediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Bugün global ekonomide ilk sırayı savaş, ikinci sırayı kozmetik sanayi alıyor. Ama hiçbir makyaj insanlığın içinde bulunduğu travmayı örtmeye yetmiyor. Uzaya araştırma yapmak için ekipler gönderiyor, uydular fırlatıyoruz fakat yalnızlığımız azalmıyor. İçimizdeki boşluk büyüyor, soğuk artıyor ve bizi sarıp sarmalayacak müşfik bir ses, bir el, bir yurt arayışı ertelenemez hale geliyor. Bugün 17 Aralık 2012. Burası Konya, burada hepimiz bize 7 asır önce gel diyen sesin misafirleriyiz. Umudun, kucaklamanın aşkın ve merhametin sesiyle gel demişti. Yüzlerce yıldır bu çağrıya kulak verip geliyoruz. Doğudan geliyoruz, batıdan, dünyanın her yerinden geliyoruz ama geldiğimiz gibi gitmiyoruz. Burada içimize yeni şeyler ekliyoruz. Burada Şems-i Tebrizi’den, Selahattin Zerkubi’den, İbn-i Arabi’den Ahi Evran’dan, Yunus Emre’den Hacı Bektaş Veli’den, Hallacı Mansur’dan bir şeyler devşiriyoruz. Burada sabrın, merhametin, af dilemenin, cömertliğin, ayın, güneşin, toprağın, buğdayın adaletin ve aşkın atmosferini yeniden soluyoruz.”

Konya’nın sinesinde Mevlana ile Şems-i Tebrizi oldukça kentin aydınlığını, bereketini ve büyük çağrısını hiç kaybetmeyeceğine dikkati çeken Akyürek, Mevlana’nın yaktığı kandilin bütün kalpleri aydınlatmaya devam ettiğini dile getirdi.

“Şeb-i Arus’u anlıyoruz, Hz. Pir’in sevincini kendisi anlattığı için anlıyoruz. Ama geride kalanlar olarak bu ayrılıktan mahzun olduğumuz açık” diyen Akyürek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün birçok ülkeye serpilmiş bulunan Mevlevihane ve Mesnevihaneler bizim ruh haritamızın ışıklı merkezleri olarak yeryüzünde hüzünlü ve onurlu bir şekilde duruyor. Konya’daki ana dergah ise kuşku yok ki Macaristan’dan Kahire’ye kadar bu gönül tanelerinin imamesi olarak bekliyor. Mevlana’nın hizmetkarı olmakla onur duyan Konya ve Konya Büyükşehir Belediyesi olarak 22 dünya diline tercüme edip, yayınladığımız Mesnevi-i Şerif, gittiğimiz her yerde büyük ve güzel hakikatin, yani imanın şartı olarak birbirimizi sevmenin, yani Efendimizi sevmenin fermanı gibi elden ele, kalpten kalbe dolaşıyor.”

Akyürek, Şeb-i Arus gecesinin Mevlana’yı anmaktan anlamaya, anlamaktan arınmaya vesile olmasını diledi.

Selamlama konuşmasının ardından program Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu eşliğinde Koro Şefi Ahmet Özhan’ın Türk Tasavvuf Müziği’nden eserler seslendirmesiyle başladı.

Konserin ardından Araştırmacı-Yazar Ömer Tuğrul İnançer’in Mesnevi sohbetiyle devam eden Şeb-i Arus programı Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğunun icra ettiği Segâh Mevlevî Ayin-i Şerifi eşliğinde Mevlevi Mukabelesi yapıldı.

Mevlevî Mukabelesi (Sema)’nin ardından Şebi Arus selamlaşması ve Mevlevî Gulbang ile program sona erdi.